Yeniden bir Türk klasiği ile buradayım, artık Türk klasiklerine karşı önyargım tamamen bitti, okurken fazlasıyla zevk aldığım bir eser daha .
Karakterlerimiz Ali bey, Mehpeyker, Dilaşup…
Hikayemiz bir aşk sarmalını, bu karmaşadan ortaya çıkan intikam hikayesini ve o hazin sonu konu alıyor.
Kitaptaki betimlemeler sayesinde İstanbul semalarında gezdim diyebilirim. Anlatımın bu denli akıcı ve resmedici olması resmen o ortamda bulunmamı sağladı.
Hikayemize gelecek olursak ;
Ali Bey mükemmel bir ailede büyümüş ,saygılı, namuslu, işinde gücünde bir İstanbul Beyefendisi .
Mehpeyker ise bu durumun tam tersi; her erkeğin kolayca elde edebileceği, tüm hayatı bu denli eğlencelerle geçmiş birisidir.
Dilaşup, ah canım Dilaşup…
Güzelliği dillere destan, namuslu, ahlaklı bir cariye idi.
Bu aşk üçgeninin hayatlarını yok edecek bir hale bürünmesi ile hikayenin sonu yürek dağlıyor demek doğru olurdu galiba.
Eseri okurken sonuna kadar normal bir akışta iken son 30-40 sayfasında hayret ve üzüntü içinde okudum.
Ve kitabı bitiren o söz; “ Meşhurdur ki son pişmanlık fayda vermez.”
Okumanızı tavsiye ederim, akıcı ve kısacık bir eser, tadımlık niyetinde diyebiliriz.
İyi okumalar dilerim…