Bu, çok genel bir çökkünlük ve üzgün olma durumuna bağlıdır. Üzüntü o dereceye varmıştır ki, artık hasta çevresindeki kişi ve nesnelerle arasındaki ilişkileri sağlıklı biçimde değerlendiremez durumdadır. Hazzın onun için bir çekiciliği kalmamıştır. Her şeyi kara görür. Yaşam ona sıkıcı ve acılı gelir. Bütün bunlar sürekli olduğu gibi, intihar düşüncesi de sürekli ve çok sabittir. Bu düşüncelerin dayandığı gerekçeler her zaman gözle görülürcesine aynı kalır.
İntihara eğilim, doğası gereği başkalarına benzemeyen belirli bir eğilim olduğundan, deliliğin bir çeşidi olsa da ancak kısmi bir deliliktir ve tek bir edimle sınırlı kalır.
Gözlemlemek yerine, usa vurum yoluyla hangi mevsimin intihara daha uygun olduğunu öngörmeye çalışsak, göğün daha loş renkli, sıcaklığın daha düşük, havanın daha nemli olduğu mevsimi söyleriz. Doğanın böyle havalarda aldığı kasvetli görünüm insanı düşlere itmez, üzüntülü tutkuları uyandırmaz, melankoliye davetiye çıkarmaz mı? Bununla birlikte, doğal sıcaklığın eksiğini kapamak için daha zengin bir beslenme gerekir ve besin bulmak da yine bu mevsimde daha zordur. Zaten bu nedenle, Montesquieu puslu ve soğuk ülkeleri intihara çok uygun yerler olarak göstermiş, onun bu düşüncesi de uzun zaman yasa gibi kabul edilmiştir. Bunu mevsimlere uygulayarak, intihar sayısının doruğunun sonbahar olduğuna karar verilmiştir. Her ne kadar Esquirol daha o zaman bu varsayım üzerinde birtakım kuşkular öne sürmüşse de Falret ilke olarak kabul ediyordu. Bugün, eldeki istatistik bilgiler bunu kesinlikle çürütmüştür. İntihar en üst dereceye ne kışın ne sonbaharda erişir; en çok intihar edilen mevsim doğanın en güleryüzlü, sıcaklığın en tatlı oldu aylardır.
Şu halde pek çok intihar vardır ki akıl bozukluğundan ileri gelmez. Bunları şu iki işaretten tanırız: Birincisi isteğe, niyete bağlı olarak gerçekleştirilirler; ikincisi o istekte, niyette yer alan işaretler hiç de sanrısal değildir.
Bir gün bu çeşit bir hasta kendini öldürme niyetiyle çoğu noktası pek derin olmayan bir akarsuya kendini atar. Batıp boğulabileceği bir derinlik araştırırken bir gümrükçü bunu görüp durumundan kuşkulanarak silahını üzerine doğrultur. Sudan çıkmazsa ateş edeceğini söyler. Bizim hasta dönüp uslu uslu evine gider ve bir daha intiharı düşünmez.