Van Akdamar Adası'nda bulunan Ermeni Kilisesi, Tayyip'in emir ve direktifleri ile bu fakir milletin rızkından kesilen paralarla onarıldı.
Onarılmakla da kalınmadı, dört bir yandan ihtişamı görünsün diye çatısına dev bir Haç da takılarak ayine açıldı. Oysa; Bu ada ve kilise Müslüman erkeklerin işkence ile öldürülüp Ermeniler tarafından Van Gölü'ne atıldığı, Müslüman kadınların ise günlerce tecavüze uğradığı ve kaçabilenin, göle atlayarak intihar ettiği kilisedir.
Gelin şimdi daha ilginç bir olaya göz atalım: Aylardan; Ağustos! Yıllardan 1998! İstanbul Büyük Kulüp!
17 Ağustos akşamı Türkiye, Mehmet Ağar'ın oğlunun Büyük Kulüp'te yapılan
düğününü konuşuyordu. Nasıl konuşmasın, Ağar oğlunu evlendiriyor, "Netekim Paşa" Ağar'ın
oğlunun şahidi oluyordu.
Nikahı kıyan Belediye Başkanı ise "Netekim Paşa"'ya yağcılık üzerine yağcılık yapıyor, adeta onu yıkayıp yağlıyordu. "Ver öpüm paşaaammmm” diyerek ellerini bile öpüyordu.
Kim mi; bu başkan?
Kim olacak?
Mehmet Ağar ile arkasındaki ve yanındakiler, ülke içinde muazzam bir yapılanmayı sağlamışlar, örümcek ağı gibi her yere yerleşmişlerdir. Bu yapılanmada devletin gücü sonuna kadar kullanılmıştır. Bu kolaylıkla söküp atılabilecek bir yapı değildir.
Mahmut Övür daha önce yazdığını vurguladığı yazısında, basit bir çek suçu işleyerek önceden cezaevine giren Hasan Yeşildağ'ın, Tayyyip Erdoğan'ı karşıladığını, 4 ay boyunca da cezaevindeki tüm görüşmelerini düzenlediğini anlatıyordu.
Hasan Yeşildağ, Engin Civan'ın kız kardeşi ile evlenen Zeki Yeşildağ'ın abisiydi.
Garip değil mi?