"Newton'ın yalnızlığa bulduğu çare çalışmak, çalışmak, daha çok çalışmaktı. Humphrey Newton'ın gözlemi şu yöndeydi: Onun eğlenceye zaman ayırdığını, ister hava almak için dışarıya çıkıp ata binmek olsun, ister yürüyüş, bovling ya da herhangi bir egzersiz yaptığını görmedim; tüm bunları yaparken harcanan zamanı çalışmadan geçirdiği zaman olarak düşünüyordu ve çalışmalarına her zaman yakın olmak için odasından nadiren çıkardı."
Tübitak Yayınları - VII. Kimsenin Anlamadığı Bir Kitap
Newton sadece yorgunluktan bitap düşmekle ve hastalıkla dans etmekle kalmıyordu, bilim uğruna gözlerini de riske atıyordu. Bir aynayla Güneş'in görüntüsünü yakalamış, sağ gözüyle Güneş ışınlarını gözlemleyip, ardından kafasını çevirmişti. Gözlerinin önünde renkli daireler oluşmuş, sonra yavaş yavaş kaybolmuştu. Daha da cesur davranıp, Güneş'e her iki gözüyle ikinci ve üçüncü defa bakmıştı. Birdenbire Güneş'in bıraktığı çok renkli iz, açık bir kitaptan gökyüzündeki bir buluta kadar, baktığı her nesneyi kaplamıştı. Gözlerindeki bu sorun kötüleşince Newton mecburen günlerce karanlık odalarda kaldı. "Düşüncelerimden Güneş'i çıkarmak için her yolu denedim çünkü Güneş'i düşündüğümde, karanlıkta olmama rağmen gözümün önünde görüntüsü beliriyordu." Görme yetisi yavaş yavaş geri geldi ancak aylar sonra bile, Güneş'i düşündüğünde spektrumu gözlerinin önünde beliriyordu. "Gece yarısı, perdelerimi kapatmış halde yatağımda uzanıyor olsam da," diyordu. Eline kağıt kalem alacak kadar iyileştiğinde, uzun süredir varlığını sürdüren bu takıntısı deneycinin sıra dışı iradesinin bir ifadesi olarak felsefe defterinde titizlikle seçilmiş kelimelerle yazılan on adım halinde yerini almıştı.