Her zamanki gibi dini motiflerin ağırlıkta ve gizemli değil ortada olduğu satırlarla başlıyoruz.
Seni, beni, bizi ve iç ve dış dünyamızın olgularını anlatıyor ve yaşatıyor, bazen özletirken bazen betimlerken.
Çoğu satırları anlamsız değil genelde ya dini motiflere bağlanmış ki buna göre analiz etmeye çalışmanızı tavsiye ederim yahut Zarif bir yürekle tersten gelim yapmalısınız. Bir sahne ile karşılaşmıştır mesela, hayatın herhangi bir normal anından. Misal güneşin doğuşuna şahit olmuştur. Bu konuda yüzlerce betimleme yapılmış ve daha yapılabilir de ama topraktan yetişen, biten olarak görmek güneşi daha farklı bir mizaç gerektiriyor sanki. Zarifoğlu da soyadı gibi çoğu zaman zarif bir açıdan yorumluyor olayları, durumları, olguları.
Bir yere giriş yaptığında nereden gidildiğini anlıyorsunuz. Sonra daldan dala bazı motifler ve betimlemelerle devam ediyor ve bir noktaya ulaşıyorsunuz. Buraya nereden ve niye bu yollardan geldik diye düşünüyorsunuz. Çoğu kişi şiiri bir mantığa veya uyuma uydurma çabasında lakin bunu görmek isteyenleri her zaman memnun etmiyor şairimiz. Onun üslubu başlangıç ve bitiş yer ve aradaki yolun uyumu değil, duygularından öğrendiği gibi mevzu tamamen süreç. O hedefe değil yola düşkün. Kimi zaman savruluşlarının limanlarına aşıkken kimi zaman da limanlarının hikayelerine vurgun. Anahtar nokta yolun gizemine vakıf olmak, parke taşlarına değil.