İsfahan'a Doğru

Pierre Loti
Havada ilkbahar kokusu var. Yakıcı yazdan önce çok kısa olan baharının en ihtişamlı zamanı. Sanki birkaç gün içinde bütün çiçeklerini ve kokusunu vererek hayat kaynaklarını tüketmekte acele eden İsfahan güllerinin çılgınca açma mevsimi.
Sayfa 124
Bu Kitabı Gözümde Şuan Değerli Kılan Şey Tek Şu Satırlar
Daha önce gelişimde olduğu gibi yine nezaketle kabul edildim. Yerdeki kıymetli ipek halılar ve başlarındaki doğu usulü küçük kuzu derisinden kalpaklar olmasa Avrupa' da bulunduğumu sanacağım. Ne yazık ve ne yanlış bir zevk! Bu taklitçiliği Hotantolar veya Kafriler yapmış olsa anlayacağım. Ama acem veya Arapların, Hintli veya Japonların, her türlü incelikte bizi asırlarca geçmiş ve kendilerine has bir sanatı, mimarisi, kumaşları ve kıyafetleri olduğu halde bizi taklit etmeye tenezzül etmelerini bir türlü anlayamıyorum
Sayfa 182
Reklam
Acemlerin yas gününün sonuna daha bir gün var. Yarın Hazreti Ali' nin şehit edildiği gündür. Onun için köyde heyecan doruklarda. Meydandaki toprak caminin yanında yüz kadar insan bir dervişin önünde halka oluşturarak çömelmişler. Dervişin yanık ağıtını dinleyerek inliyorlar ve göğüslerini dövüyorlar. Omuzları ve sol memeleri çırılçıplak. O kadar hızlı vuruyorlar ki derileri kabarıyor, kan akıyor. Dinledikleri ihtiyar derviş şimdi de şehit olmuş peygamberlerin hikâyelerini anlatıyor. Dinleyicilerde hikâyenin en acıklı yerinde ağlayarak ve haykırarak üzüntülerini dışa vuruyorlar. Deli bakışlı ihtiyar derviş gittikçe heyecanlanıyor ve müezzinler gibi yüksek sesle mersiye okumaya başlıyor. Dolayısıyla çıplak göğüslere vurulan darbeler iki kat daha şiddetleniyor. Bütün hayalet kadınlar yakındaki damlara çıkmış, yıkık duvarları ve terasları kaplamışlar. Erkeklerin yerde oluşturduğu halka, yan yana diziliyor ve durdukları yerde sıçrayıp tepinerek dehşetli bir ayine başlıyor. Birdenbire top haine gelecek şekilde birbirlerine sarılıyorlar. Her biri yanındakinin sol kolunu tutuyor, sağ eliyle de artan bir şiddetle göğsünü dövmeye devam ediyor. Birbirlerine karışan bu vücutlarından acı haykırışlar, boğuk hırıltılar çıkıyor. Ter ve kan damlaları kızıl gövdeler üzerine akıyor. Tepinmelerden dolayı topraktan tozlar kalıyor ve güneşin yaktığı bu yeri bir toz bulutu kaplıyor.
Sayfa 105
Toparlanıyoruz
Her şeyin vakti var, bugün için matem bitti.
Sayfa 112
Müslümanlara iyi davranırsanız mutlaka size güler yüz gösteririler.
Sayfa 135
Isfahan!.. Bu şehrin etrafı ne kadar da ıssız. Bizim memleketlerde büyük şehirlerin etrafı daima kirli dumanlar, kömürler, gürültülü makineler ve özellikle dünyanın pek çok yerine giden demiryolu şebekeleriyle çevrilidir.
Sayfa 116
Reklam
Ufacık dar sokaklardan sonra kemerli bir kapıdan caminin avlusuna girdiğimiz zaman burası bize gayet büyük göründü. Burada iki üç bin kişi birbirine yapışarak, hep bir ağızdan bir perdeden, "Hasan, Hüseyin, Hasan, Hüseyin!" diye haykırıyorlar.
Sayfa 108
O kadar tehlikeli olduğu söylenen güney çöllerinden geçişimiz o kadar kolay olmuşken, Tahran'ın bu basit yolu üzerinde bir sürü sıkıntıyla karşılaşıyoruz. Acemler bu yol vasıtasıyla Avrupalılarla temas kurunca onlardan edepsizlik, sarhoşluk ve hırsızlık öğrenmişler.
Sayfa 195
Uzun ve yumuşak tüylü Acem kedileri karanlık yollarda gizlice dolaşırken yolcular, fakir zengin hep bir arada aynı seccade üzerinde secdeye varıyorlar.
Sayfa 172
Resim