Efsane Rizzoli ve Isles serisine gerçekten ortadan dalış yapmanın bir keyfini daha yaşıyorum. Tam olarak seriye dahil edilmeyecek, buçuklu bir kitap. Kitapçık demek daha doğru olur sanki. Oldukça kısaydı ancak iyiydi.
Kitabın kısa olmasının en büyük avantajı bu sayfaların dolu dolu olmasıdır. Dezavantajı ise 100 sayfa bile tutmayan romanlarda bile isteneni verememektir. Tess Gerritsen söz konusu olduğundaysa insanın içinde pek şüphe kalmıyor ki zaten kendisi de bu fırsatı çok iyi değerlendirmiş ve heyecan dozu kesinlikle düşmeyen bir eser çıkartmış ortaya. Bu da memnuniyet verici bir etken, haliyle.
Maura Isles’in başından geçen, kısa ancak etkileyici ve araya bir cinayetin karıştığı, özellikle bir cümle üzerine (alıntılamıştım) kurulan bir kitap bu desek, sanırım haksızlık etmeyiz. Adaletin yerini bulması için biraz da bizim yardımcı olmamız gerektiğine dair haklı bir cümle.
Maura’nın biriyle içki içip dışarıya çıkması ve evinde uyanması arasındaki büyük ve karanlık boşluğa odaklanılır. Isles burada cinayet ile karşı karşıya gelip suçlanacak, en yakın arkadaşı Rizzoli ise onun içi çabalayacaktır.
Keyifli okumalar, mutlu akşamlar dilerim..