Bir kadın doğurdu çokuncu defa ardından ağlama sesi... Sonuncu da kızdı.
Uzun zaman sonra okuduğum en güzel kitaplardan biri oldu. Kadının yerini özellikle doğudaki yerini ele alış şeklini sevdim belli ki oraları iyi analiz etmiş. Çünkü çok küçük detaylarda bile güzel gerçeklikler vardı. Farklı coğrafyalarda gezdirmesini de sevdim. Zaman zaman Londraya zaman zaman Fırat nehrinin yakınlarında bir kürt köyüne güzel bir yolculuk yaptırıyor. Bazen Londrada liseli bir ergenin duygu durumunu okurken, bazen İstanbulda apartmanın bodrum katında yarı Türk yarı kürt bir ailenin günlük sahbetine dahil edebiliyor. Bazen de bilinmeyen bir köyde kürt bir genç kızın yalnızlığına ortak edebiliyor. Yormadan, sıkmadan sanki okuyucunun nerelerde sıkılacağını anlar gibi.
Kitabın ismini aldığı karakter dahil olmak üzere tüm karekterler çok yerinde tasvir edilmiș. Özellikle pembe ve cemile kardeşler arasındaki bağ ve farklılıklar çok güzel düşünülmüş Karakterlerin kendilerini sorguladıkları kısımlar , iç çekişler, pişmanlıklar çok tanıdik ve gerçekti. Bazı bölümlerde Yazarın çok belli etmemeye çalışsada kendinden bahsettiği izlenimine kapıldım. Belki sizde de aynı durum olmuştur. Kitaba da ismini verdiği karakterle sanki bire bir bir derdi varmış gibi giydirdikçe giydirmiş. Aslında bu iskenderden daha çok iskenderi yaratanlara karşı bir sitemmiş gibiydi.