Mulligan'ın okuduğum ilk romanı Çöplük'tü ve o romana hayran olmuştum. Hemen ardından Islak Burun'u okudum. Çöplük'ten daha uzun ve daha seyreltilmiş bir konusu var.
Çirkin olduğu için satılamayan bir köpek, bedava sahiplendirilir. Onu alan ailede bir anne yoktur. Tıpkı ailesi gibi Tom da parçalanmış bir çocuktur ve eve gelen yavru köpek yani Örümcek, Tom'u hayata döndürür. Ancak Örümcek ev hayatına uyum sağlamakta zorlanır. Eşyaları parçalar, havlar, insanların gözünde yapmaması gereken şeyler yapar çünkü bir köpektir. Aslında tam da davranması gibi davranır. Bu yüzden türlü işler gelir başlarına.
Örümcek'e sürekli çirkin, kötü, beceriksiz olduğunu söyleyen arkadaşları vardır, diğer taraftan onu cesaretlendiren ve ona yardımcı olan arkadaşlara da sahiptir. Mesele kimlerle arkadaş olduğumuz, kimlere inanmamız gerektiğidir biraz da.
Sokak hayvanlarının toplanarak hayvan maması yapan bir işletmeye "et" olarak satılması ve her şeyden habersiz Tom'un o fabrikanın önünden geçerken mama yiyen köpekleri gördüğünde "içinin ısınması" çok güzeldi. Belki de romanın en vurucu anıydı, hiçbir şey göründüğü gibi değil sonuçta.
Köpekler sanılan kadar yaramaz, kediler görünen kadar sevimli, tilkiler o kadar da kurnaz ve insanlar da sandığımız kadar kötü değiller.
Çocuklar için harika bir roman. Hayvanlarla empati kurmak, çok sevmek ve çok sevilmek üzerine..