İslam, insanın diğer insana elini dolaysız bir şekilde uzatmasını ister. Bu olmadan gerçek manada hiç bir şey yapılmış sayılmaz. İslam , devletin zorla arabuluculuk yapacak ve insanları birbirinden koruyacak ebedi durumuna razı değildir. Bu durumu islam şartlı ve geçici olarak kabul edebilir. Güç ve kanun sadece adaletin vasıtalarıdır. Adaletin kendisi insanların kalplerinde mevcuttur, aksi durumda adalet yoktur.
Bizler sözde Müslümanız! İslam'ı gerçek mânâsıyla yaşamıyoruz. Aliya İzzetbegoviç'in de dediği gibi:"Evet, İslam en mükemmeldir ama biz mükemmel değiliz."
Dünyadaki her güç ahlâkî güç olarak başlar. Her yenilgi ise ahlâkî tökezleme olarak başlar.
Gerçekleşmesi istenen her neyse evvela insanların ruhlarında (nefislerinde) gerçekleşmek zorundadır...
"Dünya üzerindeki her kuvvet, sağlam ahlakla başlar.
Her mağlubiyet, ahlaki çöküşle başlar.
Her ne yapılmak isteniyorsa, bu önce insanların ruhlarında(ahlakın kaynağı) gerçekleştirilmelidir."
...Çünkü varlığı kavramak ahlâkî güzelliklerle vasıflanmanın şartıdır. Ahlâkî güzelliklere sahip olmak ise mutlu olmanın şartıdır ve mutlu olmak ölümsüz olmanın şartıdır.