İslam Dünyasına Siyasi Bakışlar

Asaf Hüseyin

İslam Dünyasına Siyasi Bakışlar Posts

You can find İslam Dünyasına Siyasi Bakışlar books, İslam Dünyasına Siyasi Bakışlar quotes and quotes, İslam Dünyasına Siyasi Bakışlar authors, İslam Dünyasına Siyasi Bakışlar reviews and reviews on 1000Kitap.
İslam sosyalizmi - Mustafa es-Sibâi
İslâm sosyalizminin en berrak yorumcusu, Suriye ihvân-ı Müslimîninin üyesi olan Mustafa es-Sıbâi'ydi. Ona göre İslâm sosyalizminin dört yönü vardır: Tüm vatandaşların tabii hakları; Bu hakları düzenleyecek kanunlar, Karşılıklı sosyal sorumluluk kanunları; ve Bunun uygulanmasını sağlayacak yaptırımlar. Mülkiyet bireylerin tabiî hakkı
Sayfa 234 - İzKitabı okudu
İslâmî devlet Şeriat'ın uygulanması için bir araçtır, amaç değil.
Sayfa 232 - İzKitabı okudu
Reklam
Stoakes'a göre, Ortadoğu, ideoloji politiğinin yatağı olmuştur.
Sayfa 164 - İzKitabı okudu
Ürdün: Hâşimi Hanedanı
Ürdün monarşisi, Ortadoğu'daki çıkarlarına hizmet etmesi için İngilizler tarafından kuruldu. Diğer Arap monarşileri gibi, o da Peygamber soyundan geldiğini ilan etti -onunki, İslâmiyetin Mekke'de yayılışı sırasında Kureyş kabilesine mensup olan Beni Hâşim soyundan geliyor. Bu yüzden, ülke Ürdün Haşimî Krallığı ismini taşımaktadır (1950'ye kadar ise Transürdün olarak biliniyordu). Ürdün monarşisi doğuşunu İngilizlere borçluydu, zira krallık can çekişen Osmanlı imparatorluğunun dağılan parçalarından birisi oldu. Şerif Hüseyin b. Ali Hicaz'ın Arap yöneticisiydi ve Osmanlılar idaresindeki Mekke kutsal beldelerinin muhafızıydı. Türkler Birinci Dünya Savaşında Almanların yanında yer alınca, Şerif doğru adımı doğru zamanda atmaya karar verdi. Mısır'da İngiliz Yüksek Komisyoneri Lord Kitchener ile oğlu Abdullah vasıtasıyla temasa geçti, istediği, Türklere karşı ve Hâşimî yönetiminde bir Arap imparatorluğunun kurulmasına destek sağlamaktı. Kitchener'ın halefi Sir Henry McMahon bu diyalogu devam ettirdi. Ingilizlerin bazı üstü kapalı taahhütleri üzerine, Şerif Hüseyin Arapları harekete geçirdi ve 5 Haziran 1916 da Türklere savaş ilan etti. Oğlu Faysal, Albay T.E. Lawrence ile Türk garnizonlarına saldırdı ve Suriye'de gerilla savaşına girişti. Onların baskınları, General Allenby'ın 1917 Aralık'ında Kudüs'ü almasını kolaylaştırdı, buna karşılık Faysal 29 Ekim 1918'de Türkleri ülkeden çıkarttı ve kendisini kral ilan etti.
Sayfa 145 - İzKitabı okudu
Fakat, Vahhabi devrimcileri hanedanın İslâm yolundan saptığını düşündüğünden, İslamiyet Suudî devletine hâlâ bir tehlike oluşturuyor. Vahhabi devrimcileri 1979'da iktidarı ele geçirme girişiminde bulunduysa da, hareket ezilmedi. Krallığın sağlamlığı yöneticilerinin birliğinde yatıyor, fakat hiziplere bölünmeleri halinde, monarşi iç ve dış güçler karşısında zaafa düşürülecektir.
Sayfa 145 - İzKitabı okudu
İslâmiyet Suudîlere dinamizm getirdi ve onlar da tüm güney Arabistan bölgesini kendilerine bağladılar ve bölgeyi kontrolleri altına aldılar. 1773'e gelindiğinde, Riyad'ı, 1890- larda Necd ve Hasa'nın tamamını almışlardı. 1812'de ise Ürdun monarşisinin ataları olan Hâşimî kolunun elindeki Hicaz'ı aldılar. Vahhabî ilerlemesi Suriye ve Bağdat'ı tehdit edince Osmanlı imparatorluğu ona karşı koymaya karar verdi. Bu görev Muhammed Ali'ye ve onun oğlu Mısırlı İbrahim Paşa'ya verildi, bunlar 1818'de Suudi Vahhabi iktidarını çölertti ve Suudi Emîri İstanbul'da idam edildi. Suudi ailesi ülkeyi terketmek zorunda kaldı, ve Riyad'ı yöneten Abdurrahman el-Suud 1891'de Kuveyt'e sürgün gönderildi. Fakat Suudîler bu yüzyılın başında güçlü bir liderin, Abdurrahman'ın oğlu Abdülaziz'in yönetiminde yeniden ortaya çıktılar. 1902'de Riyad'ı, 1912'de tüm Need bölgesini ele geçirdiler ve 1926'da Hâşimîleri Hicaz'dan çıkardılar. Abdulaziz, 1927'de kendisini Hicaz kralı ilan etti. 1932'de ise krallığın ismini Suudi Arabistan olarak değiştirdi. Ancak, 1920'lerin başında İhvân hareketiyle birlikte Vahhabî fundamentalizminin doğuşu, Vahhabi bir devlet kurmak istemeyen Abdülaziz için bir problem teşkil ediyordu. 1927'de İhvân hareketini ezmeye girişen Abdülaziz'e, çıkarları İhvân tarafından tehdit edilen İngilizler yardım etti. 1929'da hareket kontrol altına alındı ve Abdülaziz Vahhabiliği yönetiminin beslemesi haline getirdi.
Sayfa 143 - İzKitabı okudu
Reklam
Gerek Frank'in gerekse Wallerstein'ın ileri sürdüğü şey genel anlamda şu: Merkez ülkeler çevredeki ülkelerin zararına güçlenirler.
Sayfa 93 - İzKitabı okudu
Frank'a göre, kapitalizm bir üretim tarzı olmayıp "çoğunluğun artıdeğerine elkoyulması ve bunun azınlık tarafından temellük edilmesi (sahiplenilmesi)dir."
Sayfa 92 - İzKitabı okudu
Temsil partileri farklı politik görüşleri temsil eden partilerin rekabetine izin verirken, dayanışmacı partiler tekelci olup muhalefeti ortadan kaldırmayı amaçlıyor. La Palombara ve Weiner ise partileri 'uyumcu' ve 'mobilist' şeklinde sınıflıyor. Uyumcu partiler millî bütünleşmeyi hedeflemekte ve diğerine göre çok daha fazla etkin sayılmakta.
Sayfa 64 - İzKitabı okudu
Askerî modernleştirmenin en iyi örneklerini Mustafa Kemal'in Türkiye'si ile Nâsır'ın Mısır'ı sergiliyor.
Sayfa 53 - İzKitabı okudu
24 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.