İslâm Düşüncesinde İnkâr Problemi

İbrahim Coşkun

Quotes

See All
İmandır o cevher ki ilahî ne büyüktür İmansız olan paslı yürek sinede yüktür. Mehmet Akif Ersoy
Sayfa 13 - Kitap dünyası
Tasdik ile marifet her ikisi de kalbî işlerden olmalarına rağmen aralarında fark vardır. Tasdik, kalpte kesb ve ihtiyar neticesinde meydana gelir. Marifet ise kalpte aniden beliren bilgidir. Çeşitli sebeplerle kalpte meydana gelen mücerred bilgiye iman denmez. İman olması için, iradî bir boyun eğişin, teslimiyetin olması gerekir. Marifet cehaletin zıddıdır. Hâlbuki imanın zıddı küfürdür. Eğer iman marifet olsaydı, bilgisizliğin küfür olması, dolayısıyla her cahilin kâfir, her âlimin mü'min olması gerekirdi. Bu ise mümkün değildir. Eğer iman marifet olsaydı, Yahudi ve Hıristiyanlar Hz. Peygamber'i, şeytan da Allah’ı bildiği için mü'min olmaları gerekirdi. Hâlbuki Kur’an onların kâfir olduklarını beyan ediyor. {Maide Sûresi, 5/17}
Sayfa 67 - Hikmetevi Yayınları
Reklam
Heva-Şirk İlişkisi
Razi, şehvetin hayvani; gazabın parçalayıcı; hevanın ise şeytanî olduğunu bildiriyor. Zulüm, şehvet ile kişinin nefsine, gazap ile başkasına, heva ile de Allah'a ulaşmış olur. Bunun içindir ki hevanın neticesi şirk veya küfürdür. Bir hadis-i şerifte hevaya uymanın affolunmayan zulüm olarak bildirilmesi de şirk olmasındandır. Yine Razî, Ebu Zeyd el-Belhi'den şunları naklediyor: “Taşlardan veya ağaçlardan yontularak yapılan putların, göklerin, arzın, bitkilerin ve canlıların yaratıcısı olmadığını bilmek bedihî (aklın zorunlu olarak bildiği) bir bilgidir. Zarurî bilgiler konusunda, insanlar arasında ihtilafların bulunması caiz değildir. Putperestlik, Hz. Nuh'un peygamberliğinden önce de mevcuttu, günümüze kadar da devam etmiştir. Mamur, medenî beldelerde oturanların ekserisi de bu din üzeredir.
Sayfa 83 - Hikmetevi Yayınları
"Gel gör ki, haksızlık edenler bilgisiz olarak kötü arzularına uydular" {Rum, 30/29}. Ayet heva'ya bilgisizce uyulduğunun belirtisi olarak yukarıda açıkladığımız hususa işaret etmektedir. Buradan hevanın iki kısma ayrıldığını anlıyoruz. Biri ilme (vahye) muhalif, diğeri ise hakka ve doğasına uygun olan meyillerdir. Tabi ki, şehvetlerin ve meyillerin yaratılması boşuna değildir. Onlar insanı hayata bağlamak, yaratılışın gayesine ulaştırmak için tarafı ilahîden nefse verilmiş saiklerdir. Ancak bazen şeytanîleşen beşer zekâsı, onu gayesinden çevirerek, ilmin zıddına mücerret zevk için boşuna israf edebilmektedir. Mesela insan neslinin sağlıklı bir şekilde çoğalması için nikâh yerine zinanın teşvik edilmesi, ilme aykırı somut bir heva'dır.
Sayfa 81 - Hikmetevi Yayınları
parçalanan kişilik
Eğer insan, Allah'ın yarattıklarından bazılarına nefsini kul yaparsa, işte o zaman mertebesini düşürmüş olur. Hevasının sınırsız arzu ve istekleri de manevî dünyasını parçalayarak, onu sürekli bir bunalıma sürükler. Çünkü nefsi hiç bir şeyle mutmain olmaz, mutluluk hissedemez. Yere düştükten sonra kuşların kapıp parçalaması yahut rüzgârın bir yere sürüklemesi de inkârcı nefislerdeki bu rahatsızlığı temsil etmektedir.
Sayfa 51 - Hikmetevi Yayınları
inkârın psikolojik nedenleri
Psikologlar, Kur'an'da her insan tipini rahatlıkla bulabilirler. O, adeta bir ayna gibidir. İnsan onu okuduğu zaman onda kendisini görür. Darda Allah’ı hatırlayıp genişlikte şımarıp unutanları (Yunus, 10/21), inkârcı tiplerin ruh hallerini (Müddesir, 74/49-51), bir tehlike karşısında korkanları(Enfal,8/6), ikiyüzlülerin davranışlarını (Tevbe,9/42), ihtiyarlıktaki davranış bozukluklarını (Hac,22/5), heyecan sırasındaki fizyolojik değişiklikleri,lº hayvanlar için içgüdü denilen ilahî ilhamları hatta cinsel dürtüleri (Yusuf,12/23-24) bile Kur'an'da bulmak mümkündür. Bunlara ek olarak Kur'an'da vahiy, ilham, rüya, sosyal kalıp yargılarının etkisi, dinî tebliğe karşı direnme ve savunma mekanizmaları, gurup ve cemaat psikolojisi gibi daha birçok konuda psikoloji açısından aydınlatıcı bilgilerin yer aldığı söylenebilir. Fakat Kur'an'da bu konular içerisinde en fazla iman ve inkâr psikolojisinden bahsedildiğini özellikle belirtmeliyiz. İnsanı yaratan Allah olduğu için, onun bedenî ihtiyaçlarını nasıl herkesten iyi biliyor, rızkını ve diğer bedeni ihtiyaçlarını, ihtiyaç duyduğu oranda sunuyor ise, ruhî ihtiyaçlarını da en iyi bilen Allah'tır. “Allah yarattığını bilmez mi?”
Sayfa 77 - Hikmetevi Yayınları
Reklam
Korku ve sevgi hayata yön verir. İnsan, neyi ne derecede seviyor veya neden, ne derece korkuyorsa, o yönde ve o oranda hayatını şekillendirir. Kur'an'a göre insan sevgisi ve korkusunun zirvesinde Allah olmalıdır (bk.Bakara,2/165). Çünkü en çok Allah sevilir ve en çok O'ndan korkulur. Hiçbir şey Allah'ı sever gibi sevilmez ve hiçbir şeyden de Allah'tan korkar gibi korkulmaz. Aslında “Kork, Allah'tan korkmayandan” sözü doğru değildir. Şeytanın, dostlarını korkulu göstermesinden kaynaklanmaktadır. Allah'ın sev dedikleri Allah için sevilir. Emirlerine karşı gelmekten korkulur. Gazabından korkulur, rızasına sığınılır.
Sayfa 108 - Hikmetevi Yayınları
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.