Eseri bir arkadaşımın ısrarı üzerine okumuştum. Eser İslam düşüncesinin ana akımlarını, Selefiye, Kelamiye, Sufiye ve felsefe olarak dört ayrı bölümde inceleyerek aralarındaki etkileşimi, tartışmaları en uç örnekler üzerinden ele almış, bu etkileşimin ana çizgilerini açıklamayı, çağımız müslümanlarına, düşünce hayatında ortaya çıkan ihtilaflar karşısında hoşgörülü ve dayanıklı olmak gereğini duyurma gayreti gütmüştür. Eseri okuyunca bugünü daha iyi anlamlandırabiliyor, vay be neler yaşanmış ve söylenmiş diyebiliyoruz.
Eser dikkat çekici bir ayetle konuya tabiri caizse dalıyor. Eserden alıntılıyorum
“ Her zümrenin, benimsediği kanaatla başı hoştur” ( Rum, 30/32, Mü’minun, 23/53)
İslam tarihinde selef, sufiler, kelamcılar, fıkıhçılar, filozoflar birer güç odağıdır. İslam tarihi bu güçlerin mücadele süreci ve alanıdır. Şayet bu farklı fikir akımları ve onların yekdiğeri ile mücadeleleri olmasaydı büyük ve parlak islam medeniyeti kurulamaz, islam kültürü bu kadar renkli ve zengin olmazdı. Bu parlak uygarlığın oluşumunda ve bu zengin kültürün vücut bulmasından birer güç odağı olan selefin, sufilerin, kelamcıların, fıkıhçıların, tarihçilerin ve filozofların katkıları büyük, hizmetleri değerli olmuştur