Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam Felsefesine Giriş

Mehmet Bayrakdar

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Sokrates, İslam dünyasında daha çok bir ahlak filozofu olarak tanınmıştır.
Stoacı filozofların hiçbir eseri Arapçaya çevrilmediğinden, onların İslam felsefesinin oluşumuna ve genelde İslam düşüncesine doğrudan ve sürekli etkilerinden bahsedilemez. Ancak yukarıda isimlerini zikrettigimiz Helenistik devir filozof ve yazarlarının vasıtasıyla dolaylı bir etkileri olmuştur.
Reklam
Genelle Müslüman filozofların bilim anlayışı da Aristocudur. Bilim, tikellerden tümele varmak, teoriden pratiğe gitmek ve genel kurallar aramaktır. Aristo, bilimin konusu ancak değişmeyen varlıklar demiştir. Arisyo bu anlayış içinde de bir ilimler sınıflaması yapmıştır. Buna değişken gördüğü tarihi, sosyal veya sosyolojik ilimleri sokmamıştır. Kindi, Farabi, İbn Sina, İbn Rüşd genel de bu anlayısa baglı kalmışlar ve Aristocu ilim tasnifini benimsemişlerdir. Fakat bu Aristocu anlayışı benimsemeyerek tam tersi bu bilim anlayışını savunan Müslüman düşünürler de vardır. Mesela Biruni ve Ibn Haldun. Biruni, pratikten teoriye gitmeyi savunmuşken, İbn Haldun , tarih, ekonomi ve sosyolojinin birer ilim olduğunu kabul etmiştir.
Aristo veya Eflatun'un İslam ahlakçılarına etkisi, asla abartılacak derecede degildir. Zaten Müslüman ahlakçıların Aristo'ya ait olarak naklettikleri ahlak ve siyasetle ilgili birçok fikir, gerçekte Aristo'nun fikirleri değil, yazarı bilinmeyen fakat Aristo'ya atfedilmiş, ileride isimlerini zikredeceğimiz uydurma eserlerden alıntılardır.
İbn Haldun ise, tarih, ekonomik ve sosyal olayların da, bir ölçüde tabii vakalar olduğunu, onların da belirli ölçüde genel kanun ve kurallarla ifade edilebilecek yönleri olduğunu ileri sürerek, onlara da ilim demektedir. Çünkü tabii varlık olan insan meydana getirdiği olaylara tabii olaylar olarak bakmak gerektiğini vurgular. Böylece de o, ilk defa tarihi ve sosyolojiyi -ki bunlar "kültür ilmi" olarak adlandınlır- ilim kabul ederek ilimler sınıflamasına alır.
Felsefeyi tamamen reddeden menfi tutumun karşısında, tam tersi bir tutum vardır. Felsefeyi ve akli düşünceyi aşın bir sekilde yücelten tutumun temsilcilerinin başında tabiatçı filozof ve bilimci Muhammed Zekeriyya er-Razi (865-932) gelir. Ona göre akıl her şeyin ölçüsüdür. O, insan için aklın yeterliliğini savunur. Kur'an-ı Kerim de dahil, başta İncil ve Tevrat'ı kötü dille eleştirir. Dinler ve peygamberlere karşı tutumu, "insanlığı kavgaya sürükleyen dini çatışmalar" olduğunu söyleyen modern Marksistleri hatırlatır. Hayatı boyunca tam bir filozof hayatı yaşamayı benimseyen Razi, Sokrat ve Eflatun hayatına özenmiş ve filozofun hayatının sade ve basit hayat oldugunu savunmuştur.
Reklam
Genel olarak İslam hukukuna rey ve kıyası sokan kişi olarak Ebu Hanife (ö. 767) kabul edilir.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.