Üss-i İslam

İslam İnanç Esasları

Filibeli Ahmed Hilmi

İslam İnanç Esasları Sözleri ve Alıntıları

İslam İnanç Esasları sözleri ve alıntılarını, İslam İnanç Esasları kitap alıntılarını, İslam İnanç Esasları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Her ne kadar insan tabiatında güzelliğe karşı bir arzu, doğruluğa karşı teslim olma, iyiliğe karşı hürmet duyma özelliği var ise de; bunlar din hissi ile desteklenmezse, özellikle "iyi, hayır " denilen şey, en kuvvetli yardımcıdan mahrum bırakılmış ve zayıf düşürülmüş olur.
Sayfa 1
Din, insan tabiatında yerleşmiş ve vazgeçilemez bir ihtiyacın karşılığıdır.
Sayfa 1
Reklam
Hayra hayır diyebilişimiz, şerrin varlığı sebebiyledir. Eğer şer denilebilecek bir durum olmasaydı, hayrın da hiçbir manası kalmazdı.
Sayfa 58
Din tamamen akıldır, aklı olmayanın dini de olmaz.
Sayfa 19
Güneşler ve semalar Allah'ın âyetleridir.
Sayfa 36
Reklam
Evren ve insan vicdanı (birer) ilahi delillerdir ki, onların her noktasında (O'nun) sanat ve kudreti görülür ve bu bakış ise Allah'ı bilmedir.
Sayfa 26
Müspet fenler, bir vicdandan ali hisleri def edici bir şey değildir. Bir adamın pek âlim bir makine mühendisi veyahut pek mahir bir teşrih mütehassısı olması onun vicdanında hakikatleri arama ve ulvi zevk gibi ali şeylerin bulunamayacağına delil olamaz. Teşrih mütehassısı: anatomi, otopsi uzmanı, cerrah
Bir insan kendi nefsine bir tetkik nazarı atarsa, hayrete şayan bir sanat ve kemalat harikası olduğunu görmekte güçlük çekmez.
Bütün mevcudat manzumesi, Zâtî kayyumiyete muhtaçtır.
Reklam
Mütekamil idrakilere göre Cenabı Hak bizatihi sabittir ve mevcudiyeti delile muhtaç olmaktan mütealidir.
Şimdi, mükevvenata nazar eden her dide-i tetebbu, onun her zerresinde "hayrete şayan bir ahenk daha büyük bir kemalata doğru seyir ve devir kısacası tekamül ve terakki" görüyor (ya da görür). Dide-i tetebbu: etraflıca araştıran göz
Allah'ı Bilmek.
Marifetin imkanı ancak idrakimizledir. Acaba idrakimiz mutlak ve sonsuza marifete muktedir midir? Bu suale hayır cevabı verenler çoktur. Onlara göre bilinmek bir sınırlılıktır. Cenab-ı Hak ise sınırsız ve mutlak olduğundan bilinemez, bu dava hakikat değil bir ifrattır. Bunun karşılığı da tamamen bilinir davasıdır ki her ikisi de batıldır. Mutlak tamamen bilinemez lakin bir suretle bilinir. Hatta O'na bir isim verilişi ve öteden beri mevcudiyetinin itiraf veya inkar suretiyle tasavvur edilişi O'nun bir surette marifetinin mümkün olduğuna delildir.
Zatının kemalatı tam manasıyla kemal olduğundan beşer idrakinin tasavvur edebileceği kemal tasavvurularına benzemez. Vahid'dir, lakin bu vahdet, emsalinin arasından seçilebilir manasına gelmez. Ferd'dir, lakin ferdiyeti adetler manzumesinde çifte karşılık düşen ferdiyet değildir. Ehad'dir, zira birliği katî bir sadelik demek olup cüzlerin ceminden hasıl olan birlik değildir.
Din, beşer fıtratında merkuz ve mübrim bir ihtiyacın karşılığıdır. Her insanda, birtakım esaslı hisler vardır ki dinî his bunların en nihai ve en âlîsidir. Merkuz: yaratılıştan gelen Mübrim: zorlayıcı
34 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.