Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İslam Kültüründe Felsefenin Krizi ve Aydınlanma Sorunu

Hasan Aydın

İslam Kültüründe Felsefenin Krizi ve Aydınlanma Sorunu Sözleri ve Alıntıları

İslam Kültüründe Felsefenin Krizi ve Aydınlanma Sorunu sözleri ve alıntılarını, İslam Kültüründe Felsefenin Krizi ve Aydınlanma Sorunu kitap alıntılarını, İslam Kültüründe Felsefenin Krizi ve Aydınlanma Sorunu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kesilen hayvanın temiz olması için, bıçağı kimin bulduğunun önemi yoktur !...
Reklam
Dinsizlikle suçlama (tekfır), ortaçağ İslam dünyasında, bir cedel yöntemidir ve hasmı yenmek ya da susturmak açısından önemli bir işieve sahiptir. Çünkü dinsizlikle suçlama halkı kışkırtmada, yöneticilerle onları koruyan filozofların aralarını açınada önemli bir araçtır. Öte yandan şer'i açıdan da önemli sonuç­ları vardır. Birisine ortaçağ İslam dünyasında dinsiz demenin hukuksal sonuç­larını görmek için Gazzali'yi dinlemekte yarar vardır. O şöyle demektedir: Dinsizlikle (küfr) itham etme, dinsizlikle suçlananın malının alınması, ka­nının dökülmesi, cehennemde ebedi olarak kalmasına hükmedilmesi gibi önemli hukuksal sonuçlar doğuran şer'i bir hükümdür.
'Muallim-i evvel (Aristoteles) her ne kadar büyük, derin ve keskin görüşlü bir filozof olsa da, üstadı Platon'u gölgede bırakacak kadar gözde büyültmemelidir' diyen Suhreverdi, uzun süredir uğraştığı bilgi sorunu­nu ancak rüyasında Aristoteles'i görerek çözdüğünü aktarır. Aristoteles ona, 'çözümü nesneler dünyasında değil, öznel dünyasında araması ve içine dön­mesi gerektiğini söyler.
Felsefe öğretimi
"Varlıkların bilgisini elde etmeye çalışan ya da onlar hakkında öğrenim görenler, onların anlamlarını ussal olarak kavrıyor ve kesin kanıta (el-berahin el-yakıniyye) dayanarak tasdik ediyorlarsa, bu türden bilgileri içine alan bilgi dalı felsefe olarak adlandırılır. Fakat onlar bunları, uygun örnekler yoluyla hayal ederek biliyorlar ve ikna yoluyla (el-iknaiyye) tasdik ediyorlarsa, eskiler bu tür bilgileri içine alan alana din adını vermektedir." Farabi, Tahsil es-Sa'ad, s.89, 53-54.
Sayfa 124
Dinsizlikle suçlama yani tekfir ortaçağ islam dünyasında bir cedel yöntemidir ve hasmını yenmek ya da susturmak acısından önemli bir yere sahiptir....Dinsizlikle yani küfürle itham etme, dinsizlikle suçlananın malının alınması, kanının dökülmesi, cehennemde ebedi olarak kalmasına hükmedilmesi gibi önemli hukuksal sorunlar doğuran şerri bir hükümdür.
Reklam
İbn Salalı'ın fetvası, toplumsal dışlamaya ve ötekileştirmeye çanak tut­ması açısından Gazzalici anlayışı pekiştirmekte ve yöneticilere onları ko­rumama görevi yüklemektedir. Onun fetvası oldukça ünlüdür; bu yüzden ondan kimi çarpıcı noktaları aktarmak yararlı olabilir. Onca felsefe ve felsefi bilimler, aptallığın temelidir; tüm yanlışlıklar ve sapkınlıklar ondan kay­naklanmaktadır. Felsefe ve felsefi bilimlerle uğraşan şeriatın güzelliklerini görmez olur; zira onunla uğraşan Tanrı'dan uzaklaşır ve şeytana yaklaşır. Dolayısıyla felsefeye ilişkin şeylerle meşgul olmak şer'an caiz değildir. Şeriat ve şer'i bilimler tamamlanmıştır; bu bilimlerin önderleri, ortada ne mantık ne de felsefe varken, gerekli olan bilimleri tüm derinliğiyle ortaya koymuş­ lardır. Bir faydası olduğuna inanıp, felsefe ve mantıkla uğraşanın şerrinden Müslümanları korumak sultana düşer. Sultan böylelerini medreselerden çı­karıp uzaklaştırmalı, hala aynı şeyle uğraşıp uğraşmadıklarını takip ettir­melidir.
Halk, filozof ne yaparsa yapsın, ne söylerse söylesin, onu anlamaz. Çünkü hakikati kavrayacak ne zihinsel yetisi ne de vakti vardır.
Sayfa 115Kitabı okudu
Bu insanlar yaratılışları gereği cahildirler; ikincisi ise, dünyevi uğraşları onların bilgi edinmelerini engellemektedir. Ne yapılırsa yapılsın, onları aydınlatmak imkansızdır. Hay b. Yekzan bu deneyiminden, topluma müşahede yoluyla elde edilen hakikatin anlatılmasının mümkün olmadığı sonucunu çıkarsar.
Sayfa 114Kitabı okudu
İslam dünyasında yetişmiş önemli filo­zofların hiçbirisi medresede yetişmemiştir. İslam kültüründe medrese gele­neği önce Şiilerde görünmüş, sonra 10-11. yüzyıllarda Şiiliğin egemenliğini kırmak için Sünnilerde işlevsellik kazanmıştır.
Reklam
Modern Müslümanların İbn Rüşd gibi filozoflarda tarihsel-psikolojik teselli aramaları aslında paradoksaldır; zira İslam dünyasında okunmamış, bununla kalmayıp dışlanmış, kafir sayılmış düşünürlerin, modern dönemde İslam'ın tarihsel yüz akları olarak sunulmaları, ancak geri kalmışlığı örtme çabasınının bir sonucu olarak yorumlanabilir.
Milletü'l-Fazıla adlı eserinde, kötü ruhların öldükten sonra sonsuza dek ölçüsüz acılar içerisinde yuvarlanacaklarını söylerken, Siyasetü'l-Medeniye adlı kitabında bunların yokluğa karışacaklarını, ancak yetkin ruhların sürekli olacağını öne sürmektedir. Ahlak adlı eserinde de in­sani mutluluğun yalnız bu dünya yurduna özgü olduğunu ileri sürmektedir.
Oysa ilahi kökenli olduğu söylenen dinlerin ve peygamberlerin birbirlerini reddetmeleri kabul edilemez ve bu durum, hakikati salt kendi öğretilerine indirgerneleri yüzünden tarih içerisinde sürekli dinsel savaşlara neden olmuştur. Bu yönüyle dinler, insanlığa barış getirmemiştir. Aslında dine ve din önderlerine bağlılık ussal bir durum da değildir. Çünkü dine bağlılığın nedeni korku, taklit, gele­nek ve devletin hizmetinde bulunan din adamlarının nüfuzu ve safkimselerin hayal gücünü etkileyen törenlerdir. Bu nedenle, din önderlerine inananlar, za­yıf düşünceli insanlardır.
İslam düşünce tarihi araştırmalarıyla ünlü Macit Fahri, 'fetih ve çevirilere atıf yaparak, eğer Müslümanlar kadim uygarlıklar ve eskilerin birikimleriyle karşılaşmasaydı, yani fetihler ve onların tetiklediği çeviriler olmasaydı İslam dünyasında herhangi bir düşünsel gelişimin yaşanması mümkün olamazdı' yargısını ileri sürmektedir.
Sayfa 52
Fazlur Rahman'a bakılırsa, İslam dünyasında felsefe ve felsefi bilimlerin gerilemesinde, hem felsefenin içinden hem de dışından gelen bazı hususla­ rın etkisi bulunmaktadır. O, içsel neden olarak genel itibarıyla felsefe-din ilişkisi sorunundaki filozofların tutumunu ön plana çıkarmakta, dışsal ne­ denlerde ise, Eş'ari kelamıının egemen olması, tasavvufun akıl düşmanlığı, bilimler ayrımındaki sakatlık ve medresenin negatifetkisi gibi unsurları ön plana çıkmaktadır
59 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.