Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam Medeniyetinin Kurucuları Said Nursi

Colin Turner

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Said Nursi'nin temel odak noktası bireyin imanı üzerineydi: Kolektif huzur ve güvenlik bundan doğar ve topluma tepeden empoze edilemez.
Sayfa 110Kitabı okudu
Sanayi Devrimi'nden sonra emperyalizmin yükselişi üzerine yazan Karl Popper şuna inanıyordu: Tarihçisi devriminden daha önce gelen, Tanri'ya karşı natüralist devrim, 'Tanrının yerine 'Doğayı geçirdi. Bunun dişında hemen herşey aynı kaldı. Teoloji, yani Tanrıbilim yerini Dogabilime; Tanrı yasaları yerini Doğa yasalarına; Tanrı iradesi ve gücü yerini Doğa iradesi ve gücüne (Doğa kuvvetlerine); nihayet, Tanrı düzeni ve yargısı da yerini Dogal ayıklanmaya bıraktı. Teolojik determinizmin yerini natüralist determinizm aldı, yani Tanrı'nın herşeye kâdir oluşunun ve her şeyi bilirliğinin yerine Doğanın herşeye kâdir oluşu ve her şeyi bilirliği geçti."
Reklam
Said Nursî, 1920'de kurulan Yeşilay Cemiyeti ve Ocak 1921'de kurulan Cemiyet-i Müderrisin gibi cemiyetlerin kuruluşunu da destekledi. Ayrıca bir Kürt devletinin kuruluşun da rol alması da istendi. Said Nursî bu teklife sıcak bakmayarak rivayete göre şöyle cevap verdi: “Kürdistan teşkil etmek değil, Osmanlı İmparatorluğu'nu ihya edelim."
Said Nursî handa kaldığı odasının kapısına çok ilgi çekici bir levha asar: "Burada her suale cevap verilir, her müşkül halledilir, fakat sual sorulmaz" (Şahiner, Kronolojik Hayatı, s. 91). Beklendiği gibi, hem âlimlerden hem de halk tabakasından birçok kişi hazırladiklari soruları sormak için onu ziyaret etti. Bu ziyaretlerdekimüzakereler onun dinî ve siyasi liderler arasında itibarını artırdı. Bediüzzaman'a gelenler arasında Japon ordsunun Baş Kumandanı tarafından kendilerine yöneltilen soruların cevabı için yardım isteyen İstanbul ulemasından bir kaç kişi de vardı.
Yüksek ilmi heyet Ankara Diyanet İşleri Müşavere Heyeti âzâsından Dersiâm ve Profesör Yusuf Ziya Yörükan,Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Şarkiyat Enstitüsü Müdürü Necati Lügal ve Türk Tarih Kurumu ve Türk-İslâm Kitapları Derleme Heyeti âzâsından Yusuf Aykut'tan oluşuyordu. Heyetin raporu beklenmedik bir biçimde Risale-i Nur'un onda dokuzunun iman hakikatlerinin ilmi bir açıklaması olduğunu onaylayarak, bu eserlerin yalnızca dinî mahiyetli olduğu için yasaklanmasına gerek olmadığını belirtti.
Bununla birlikte, bizler manevi kavramının son derece açık ve anlaşılır özellikle de, en azından Islami bir anlam ver manalarından-Özellikle de çevresinde, 'maddi ve 'manevi' ya da yanıltıcı bir şekilde hålå dünyevi olanla dini olan arasındaki bir çeşit yanlış sınıflandırmaları akla getiren teşebbüslerden-uzak durmaya ihtiyaç duyduğumuz bir ortamda, bu mevzubahis bile edilemez. Tartışmaya açık kalmak kaydıyla, Islamda "manevi" kelimesinin işe yarar bir tanımının bulunabileceği temel öncüllerin konumlandırılacağı en münasip ve ilgili zemin, bizzat Kur'an'ın kendisidir. Şayet, manevi kelimesi ruhla bağlantılı ya da ilgili anlamında ise, o halde İslâmi vahiy, insan ruhunun yaratilmamış bir varlık olduğunu ve bizzat Allah tarafindan insana üflenmiş olduğunu açık bir şekilde ifade etmektedir. Insan rahu, gayri mahluk olan Rahmanın nefesidir. Bu ruh, onun Allah ile irtibatını sağlamaktadır ve böylelikle de fani, maddi olan varlığını, alay ı illiyyine yükselterek, diğer bütün varlık rutbe yönünden üstüne cikarak yeryüzünde Allah'ın halifesine dönüştürmektedir.
Reklam
O, dinî inancın dışarıdan gelen yabancı ideolojilerin şiddetli tecavüzüne maruz kaldığı ve bu ideolojilerin topluma etkisinin Müslüman dünyasının kolektif inancını aşındırdığı, Müslümanlar arasında gafleti yaygınlaştırıp onları sekülerizm ve materyalizm ortamina ittiği bir zamanda yaşadı. Ancak, kusur sadece Müslüman dünya dışından gelen kuvvetlerden kaynaklanmıyordu.Müslümanların kendisi de körü körüne atalarına özenerek,düşünmeden, taklidi imanı alışkanlık haline getirdiler. Said Nursî salt taklidi imanı tahkiki imana dönüştürme yöntemiyle kardeşlerinin imanını sağlamlaştırmayı arzu ediyordu.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.