Hz. Muhammed'in İslam dinini yaymaya başladığı dönemde kadın, yeryüzündeki bütün milletler arasında hakaret ve zelilliğe mahkum edilmişti ve esaret altında bulunuyordu.
Araplara göre uçsuz bucaksız çölleri dolduran ruhlar (yerel) birer ilah olup her biri özel bir vadide ikamet ederdi. Bu yüzden Araplar seyahatleri sırasında bir takım felaketlere uğramamak için o yerlerin özel ruhlarına sığınırlardı.
...Araplar, ölen bir kimsenin ruhunun cesedinden ayrılarak kabirden çıktığına inanırlardı. Hatta eğer bu kişi katledilmiş ve katilinden intikamı alınmamışsa kuş şekline giren ruhunun, mezarının başında sürekli beni sulayın diye bağırdığına inanılırdı.