Mimar Sinan, Selimiye Camii'ni kendi ifadesiyle şöyle anlatmaktadır: "Dört minaresi kubbenin dört yanındadır. Daha önceki üç şerefeli minareleri bir kule gibi kalındır. Bu minarelerin hem ince hem de üçer yollu olmasının güçlüğü malumdur. Ayasofya kubbesi gibi kubbe, Devlet-i İslamiyye'de bina olunmamıştır deyü Taife-i Nasârân'ın mimar geçinenleri Müslümanlara galabemiz vardır derlermiş. Ol kadar kubbe durdurmak gayet müşkildir dedikleri bu hakirin kalbinde bir azim ukde olup kalmış idi. Mezkur cami binasında himmet edip bi avnillah, sâye-i Sultan Selim Han da ızhâr-ı kudret edip bu kubbenin Ayasofya kubbesinden altı zira kaddin ve dört zira derinliğin ziyade eyledim."
"Bir sanat eseri onu meydana getiren birey ve toplumun kokusunu, rengini ve imzasını taşır. İnsan ise kendi kokusunu, rengini, imzasını tanır ve fıtratının gereği olarak ona sahip çıkar."
Hüsnühat ise estetik kurallara bağlı kalarak Kur'an dilinin harfleriyle güzel ve ölçülü yazı yazma sanatıdır. Bu sanat ile uğraşanlara hattat denilmektedir.
Hat, İslam sanatları içerisinde önemli bir yere sahiptir. İslam süsleme sanatında görülen figürden uzak duruş, hat sanatının gelişimine zemin hazırlamıştır.
.......
İslam'ın ilk