İslam Tarihi (18 Cilt Takım)

M. Asım Köksal

İslam Tarihi (18 Cilt Takım) Sözleri ve Alıntıları

İslam Tarihi (18 Cilt Takım) sözleri ve alıntılarını, İslam Tarihi (18 Cilt Takım) kitap alıntılarını, İslam Tarihi (18 Cilt Takım) en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Sen dünyada ve ahirette benim kardeşimsin."
İbn-i Ömerden rivâyet edildiğine göre: Peygamberimiz, Sahâbîlerini birbirleriyle kardeş yaptığı sırada, Hz. Ali, gözleri yaşarmış olarak Peygamberimizin yanına gelip: "Yâ Resulallâh! Sen, Sahabilerini birbirleriyle kardeş yaptın. Benimle hiçbir kimse arasında kardeşlik kurmadın." demiş, Peygamberimizde, ona: "Sen, dünyada ve Âhirette benim kardeşimsin! buyurmuştur.
Sayfa 109 - Cilt 8 ~ Şamil YayıneviKitabı yarım bıraktı
A'raf,199
«Af yolunu tut! Mâ'rufu, hayırlı ve iyi şeyleri emr ve tavsiye et! Câhillerden yüz çevir!» âyeti nâzil olunca, Peygamberimiz, bunun tefsir ve izâhını Cebrâil'den sordu. O da : «Bilen'den sorayım!» diyerek gitti. Geldiği zaman «Yâ Muhammed! Seninle ilgisini kesenle ilgilenmeni, Seni mahrûm edene, Sana vermeyene, vermeni, Sana zulüm ve haksızlık yapanı... bağışlamanı, Allâh, Sana emrediyor!» dedi.
Sayfa 202 - Cilt 8 ~ Şamil YayıneviKitabı yarım bıraktı
Reklam
Cihad, sâdece kılıçla olmaz.
Cihad; düşmana karşı korunmada olanca gücü sarf etmek demektir. Bu da, üç türlüdür : 1. Gözle görülen düşmanla mücâhede, 2. Şeytanla mücâhede, 3. Nefsle mücâhede.
Sayfa 40 - Cilt 8 ~ Şamil YayıneviKitabı yarım bıraktı
Okçuların Pîrî Sa'd b. Ebî Vakkas
Mekke'de, Peygamberimizin Sahâbîleri namaz kılacakları zaman, Mekke'nin ıssız vâdilerine giderler, namazlarını orada gizlice kılarlardı. Sa'd b. Ebî Vakkas da arkadaşlarıyla birlikte bir gün, Mekke'nin ıssız vâdilerinden birine gitmişler, orada namaza durmuşlardı. O sırada, müşriklerden bâzıları gelerek onlara ve ibâdetlerine dil uzatmaya başlayınca, çarpışmaya başlamışlar. Sa'd b. Ebî Vakkas, eline geçirdiği deve çene kemiğiyle müşriklerden birinin başını yaralamıştır. İslâmda ilk kan, böylece akıtılmıştır. Yine İbn-i İshak, 𝗥𝗮𝗯𝗶𝗴 seferinde de İslâmda ilk okun Sa'd b. Ebî Vakkas tarafından atıldığımı bildirmiştir.
Sayfa 337 - Cilt 8 ~ Şamil YayıneviKitabı yarım bıraktı
Abdullâh b. Mes'ud derki: "Ömer'in Müslüman oluşu, bir fetih idi. Hicreti, bir yardım idi. Halîfeliği, bir rahmet idi.
Sayfa 233 - Cilt 4 ~ Şamil YayıneviKitabı yarım bıraktı
Peygamberimizin (s.a.v) Babasının Kurban edilme hadisesi
Abdulmuttalib daha önce on oğlu olursa, birini kurban etmeyi adadığı cihetle, bu adağını yerine getirmek üzere, Abdullah'ı kurban etmeğe kalkıştığı zaman kızları ağlaşmışlar, neticede Abdullah'ın karşılığına on deve konularak aralarında kur'a çekilmesi kararlaştırılmış, kur'a Abdullah'a çıktıkça develerin sayısı onar onar artırılıp kura'ya devam edilmiş, develerin sayısı yüzü bulduğu zaman, kur'a develere çıkmış, Abdulmuttalib de, onları Safa ile Merve arasında Abdullah'a mukabil kurban etmiştir ki bu yüz deve Araplar arasında diyet ölçüsü olmuştur.
Sayfa 455 - Cilt 7 ~ Şamil YayıneviKitabı yarım bıraktı
Reklam
Kerbelâ Fâciası Hakkında Peygamberimiz (s.a.v.)'in Rüyâsı
Peygamberimizin zevcesi Hz. Ümmü Seleme der ki «Resûlullah Aleyhisselâm, bir gün, yanı üzerine yattı. Kaygılı ve üzüntülü olarak uyandı. Sonra uyudu. Yine kaygılı ve üzüntülü olarak uyandı. Yine uyudu. Sonra, uyandı. Avucunda, kırmızı bir toprak bulunuyor ve onu öpüyordu! (Nedir bu?) diye sordum. (Hüseyin için, Cebrâil, O'nun Irak toprağında öldürüleceğini bana haber verdi. Bu da, oranın toprağıdır!) buyurdu.»
Sayfa 166 - Cilt 11 ~ Şamil YayıneviKitabı yarım bıraktı
İsrâ ve Mi'râc Mucizesi
Kapı açılıp dünya semâsının üstüne çıktıkları zaman, orada, oturan, sağında ve solunda bir takım karaltılar bulunan, sağına baktıkça gülen, soluna baktıkça da ağlayan bir Zât ile karşılaştılar. Cebrâil Aleyhisselâm, Peygamberimize: "Selâm ver Ona!" dedi. Peygamberimiz, selâm verdi. O da, Peygamberimizin selâmına mukabele etti ve: "Hoş geldin, safâ geldin Sâlih Peygamber! Sâlih Oğlum!" dedi. Peygamberimiz, Cebrâil Aleyhisselâm'a: "Kim bu?" diye sordu. Cebrâil Aleyhisselâm: "Bu, Atan Adem (Aleyhisselâm)dır! Sağında ve solunda olan şu karaltılar da, Onun soyundan gelen çocuklarının ruhlarıdır. Onlardan, sağında olanlar, Cennetlik; Solunda olan karaltılar da, Cehennemliktirler! Sağına bakınca, güler, Soluna bakınca da ağlardır!" dedi. Sonra, ikinci kat göğe yükseldiler.
Sayfa 163 - Cilt ~ 5 Şamil YayıneviKitabı yarım bıraktı
Hz. Ebû Bekir der ki: «Uhud günü, halk, Resulullâh'ın yanından dağılıp uzaklaştıkları zaman, ben, Onun yanına yetişenlerden ilki idim. Arkamdan kuş gibi birisinin de, Resûlullah'ın yanına erişmek istediğini gördüm. O da, 𝗘𝗯𝘂 𝗨𝗯𝗲𝘆𝗱𝗲 𝗯. 𝗖𝗲𝗿𝗿𝗮𝗵'dı. Resulullâh'ın miğferinin halkalarından ikisinin iki şakağına battığını görünce, Ebû Ubeyde, bana: (Senden dilerim: Allâh aşkına! Benimle Resûlullâh'ın arasından sen çık! Bırak da, Resûlullâh'ın şakağından halkayı ben çıkarayım!) dedi. Halkalardan birisini, ön dişlerinden birisiyle çekip çıkarırken, bir dişi çıktı. Sonra, Resûlullâh'ın, öteki yanağına baktı. Yine, bana: (Allâh aşkına! Benimle Resûlullâh'ın arasından sen çık!) dedi. Halkalardan ikincisini, ön dişlerinden ikincisiyle çekip çıkanrken de, ikinci dişi çıktı. Bunun için, onun iki dişi eksikti.»
Sayfa 177 - Cilt 10 ~ Şamil YayıneviKitabı yarım bıraktı
Hasret Kalbe, Özlem dile düşer; Adı Mekke olur...
Peygamberimiz; Hazvere çarşısında durarak Beytullâh'a (Kabe'ye) baktı. Mekke'ye: "Vallahi biliyorum ki, sen hiç şüphesiz Allah'ın yarattığı yerlerin hayırlısı ve Allah'a en sevgilisi olanısındır! Eğer Senin halkın beni Senden çıkarmamış olsalardı çıkmazdım!" buyurdu.
Sayfa 166 - Cilt 6 ~ Şamil YayıneviKitabı yarım bıraktı
Reklam
Peygamberimizin Dadısı Ümmü Eymen de, şöyle diyor: "Peygamber Aleyhisselâmı, gerek çocukluğunda, gerek büyüklüğünde, ne açlıktan, ne de, susuzluktan şikayetlendiğini görmedim. Günlerinin çoğunda, sabahleyin, biraz Zemzem içer, Kendisine yiyecek vermek istediğimiz zaman (İstemem = Ben, tok'um!) derdi. Amucasının çocukları, sofraya konulan şeye, hemen uzandıkları halde, Peygamberimiz, uzanmaz, onun yenme zamanını beklerdi. Bunun için, Ebû Talib'in, Peygamberimize ayrı sofra kurdurduğu da, olurdu. Ebû Talib'in çocukları, sabahleyin yataklarından gözleri çapaklı, yüzleri asık kalktıklar halde, Peygamberimiz, parlak yüzlü, sürmeli gözlü olarak sabaha çıkardı.
Sayfa 81 - Cilt 2 ~ Şamil YayıneviKitabı yarım bıraktı
Al bunu da, ben Abdulmuttalib'in oğlundan!
Hz. Ali'nin anlattığına göre: o gün (Bedir Gazâsı) gündüz ilerleyince, Müslümanlarla müşriklerin safları birbirine karıştı. Kum tepesinin üzerinde müşriklerden birisiyle Sa'd b. Hayseme çarpışıyordu Nihâyet, müşrik, Sa'd b. Hayseme'yi şehid etti. Müşrik, başına miğfer geçirmişti ve atlı idi. Hemen atından indi. Hz. Ali'yi tanıdı. Hz. Ali ise, onu tanıyamadı. Müşrik: «Ebû Tâlib'in oğlu! Çarpışmak için gel!» dedi. Hz. Ali, onunla çarpışmağa niyetlenince, müşrik yüksekten aşağı inip Hz. Ali'ye doğru geldi. Hz. Ali, orta boylu olduğu için, O da, müşriğin yaptığı gibi yapmak istedi. Müşrik «Ey Ebû Tâlib'in oğlu! Kaçıyor musun?» dedi. Hz. Ali: «Hayır, yakınında yer alacağım!» dedi. Ayaklarını, pekiştirdikten sonra, döndü. Müşrik, Hz. Ali'ye yaklaşıp kılıç vurdu. Hz. Ali, kalkanına siperlendi. Müşriğin kılıcı, kalkana saplanıp kaldı. Vurma sırası, Hz. Ali'ye gelmişti. Onu, omuzundan göğsüne doğru çaldı. Zırhını enlemesine biçince, müşrik titredi ve sarsıldı. Hz, Ali, kılıcınının, onu öldürdüğünü sandı. O arada, arkasından bir kılıcın parladığını ve şakıdığını görünce, Hz. Ali başını eğdi. Kılıcı parlatan'ın «Al bunu da, ben Abdulmuttalib'in oğlundan!» derken, müşriğin kellesi, miğferiyle birlikte yere yuvarlandı. Hz. Ali, dönüp arkasına baktığı zaman, 𝐇𝐳. 𝐇𝐚𝐦𝐳𝐚'yı gördü.
Sayfa 147 - Cilt 9 ~ Şamil YayıneviKitabı yarım bıraktı
Kalbin Çeşitleri
Ecred, yani saf, parlak, kinsiz kalp; Mü'minlerin kalbidir ki onda iman nuru güneş gibi parıldar. Ağlef, yani kılıfı, kapalı ve örtülü kalp; kâfirlerin, müşriklerin kalbidir. Menküs, yani tersine çevirilmiş kalp, münafıkların kalbidir ki onlar gerçeği tanırlar, sonra da inkâr ederler. Musfah, yani iki yüzlü kalp, içinde hem iman hem nifak bulunan kalptir. İman, böyle olan kalpte, temiz su ile yetişen ve gelişen sebzeye, nifak ise, kan ve irinle gelişen bir çıbana benzer ki bunlardan hangisi diğerine galebe çalarsa onu bastırır ve geriletir.
Sayfa 266 - Cilt 13 ~ Şamil YayıneviKitabı yarım bıraktı
Burak'ın Peygamberimize Karşı Hırçınlaştıktan Sonra Uysallanışı:
Peygamberimiz(s.a.v.) Burak'a, binmek üzre, yaklaşınca, Burak, Peygamberimize karşı, hırçınlaştı. Cebrail Aleyhisselam, elini, onun yelesinin üzerine koyup: "Ey Burak! Sen, şu yaptığından utanmıyor musun? Sen, Muhammed'e mi bunu yapıyorsun?! Ey Burak! Vallahi, Allah'ın, Muhammed'den önceki kullarından, Allah katında, bundan daha şerefli bir Kimse, senin tizerine binmemiştir! Sakin ol!" deyince, Burak, utandı, ter döktü. Uysallaşıp sakinleşti. Peygamberimiz, onun üzerine bindi...
Sayfa 158 - Cilt 5 ~ Şamil YayıneviKitabı yarım bıraktı
Abdulmuttalib, kazma ile kazıyor, kürekle zembile dolduruyor; Hâris de, onu, taşıyıp dışarı döküyordu. Abdulmuttalib, kazı işine üçgün devam etti. Kuyunun, örülmüş duvar taşlarına rastlayınca, Tekbir getirdi. "Bu, İsmail'in, kuyuyu ördüğü duvar taşlarıdır!" dedi.
Sayfa 118 - Cilt 1 ~ Şamil YayıneviKitabı yarım bıraktı
1.236 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.