Siret-i İbn-i Hişam

İslam Tarihi (4 Cilt Takım)

İbn-i Hişam

undefined İslam Tarihi (4 Cilt Takım) Sözleri ve Alıntıları

undefined İslam Tarihi (4 Cilt Takım) sözleri ve alıntılarını, undefined İslam Tarihi (4 Cilt Takım) kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hacer-ül esved'in taşınması
Kureyş’in Haceri yerine koyacak kimse hakkında ihtilâfı ve bu hususta parmaklarının kana batırılması İbn-i İshâk dedi ki: Sonra Kureyş’ten kabileler Kabe’yi inşâ için taşlan topladılar. Her kabile tek başına topluyordu. Sonra orayı inşa ettiler nihâyet binânm yapımı Rükn mevziine vardı ve onun hakkında birbiriyle çekiştiler. Her kabile
ZEMZEM İN KAZILMASINA BÎR İŞÂRET
Muhammed b. İshâk el-Muttalibi şöyle dedi: Bir ara Abdul Muttalib b. Hâşim Hicir’de uyurken rüyasında Zemzemi kazmakla emr olunmuştu. Zemzem, Kureyş kabilesinin iki sanemi İsâf ve Nâile arasında, kurban kestikleri yerin yanında gö­mülü idi. Cürhüm Mekke'den göç ettikleri zaman o kuyuyu gömmüş üstünü örtmüşlerdi. O kuyu. İsmâil b. İbrâhim (Aleyhisselâm)’ın. kü­çük iken susadığı zaman. Allah'ın ona su içirdiği kuyu idi. Anası onun için bir su aramağa koyulmuştu fakat bulamamıştı. Allah’a duâ eder ve İsmâil için ondan yardım dilerken Safâ'ya doğru gitti. Sonra Merve’ye geldi, yine duâ edip gezindi. Allah Teâlâ Cebrâil (Aleyhisselâm)i gönderdi. O da yere topuklarım vurunca su çıktı. Sonra îsmâil’in anası yırtıcı hayvanlarm seslerini işitince ço­cuğu için onlardan zarar gelir diye korktu ve koşarak geri geldi. İsmail'i, eliyle çukurun altından suyu açar ve içerken buldu. Böylece anası orayı küçük bir çukur yaptı.
Reklam
Kureyş Resûiullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'i müzemmem yâni mezmûm diye isimlendirdikten sonra ona sövüyorlardı. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de şöyle diyordu: — Hayret etmiyor musunuz; Allah benden Kureyş'in eziyetini nasıl def ediyor. Onlar Müzemmem'e sövüp hicv ederler. Halbuki ben Muhammedim.
Sayfa 474 - CİLT I.
O Selmâ Hâşim için Abdulmuttalib'i doğurdu. İsmini Şeybe koydu. Hâşim onu, bülûğa yakın bir çağa gelinceye kadar anasının yanında bıraktı. Sonra onun amcası Muttalib ona gitti ki onu alada onu memleketine ve kavmine getirsin. Bunun üzerine Selmâ ona dedi ki: — Onu seninle birlikte gönderecek değilim. Muttalib de Selmâ’ya dedi ki: — Ben onu götürünceye kadar ayrılacak değilim. Çünkü kar­deşimin oğlu baliğ olmuştur ve o burda garibdir. Biz ise kavmimiz içinde şerefli bir aileye sahibiz. Onların işlerinden birçoğunu üstle­niriz. Onun kavmi, beldesi ve aşireti onun için başkalarında kalmak­tan hayırlıdır veya buna benzer bir şeyler söyledi. Şeybe amcası Muttalib’e dedi ki: — Anamdan ayrılacak değilim. Ancak bana izin verirse ne alâ. Bunun üzerine anası ona izin verdi ve onu amcasına teslim et­ti. O da onu aldı götürdü ve onunla birlikte devesinin üzerinde ter­kisinde olarak Mekke'ye girdi. Kureyş de ona dedi ki: O, AbdulMuttalib’dir = Muttalib’in kölesidir, onu satın almıştır. Böylelikle Şeybe Abdulmuttalib ismiyle isimlendi. Buna cevâben Muttalib de dedi ki: Yazık size! O ancak benim kardeşim Hâşim’in oğludur. Onu Medine'den getirdim.
IBN Hişam Fil Süresi Tefsiri
Rabbinin fil sahiplerine nasıl (muamele) ettiğini gör­medin mi? O, bunların kötü plânlarını boşa çıkarmadı mı? O, bun­ların üzerine sürü sürü kuş (lar) gönderdi ki bunlar onlara pişkin tuğladan (yapılmış) taş (lar) atıyor (lar) dı. Derken (Allah) onlan ye­nik ekin yaprağı gibi yapıverdi.» Ve şöyle buyurdu: «Kureyş emn-ü selâmete kış ve yaz kendilerini seyr-ü seferde esenliğe (ve garantiye) kavuşturulduğundan dolayı şu Beytin (Ka­be’nin) Rabbine ibâdet etsinler onlar. O (Rab ki) onlan açlıktan (kur­tarıp) doyuran, kendilerine korkudan, eminlik verendir.» Yani Allah’a, onlara verdiği nimetlere karşı şükür ederlerse Al­lah bu nimetleri kaldırmayacaktır. İbn-i Hişâm dedi ki: Ebâbil: Cemaatlardır. Araplar, bildiğimiz bir müfredini söyle­mezler. Siccil’e gelince, Yûnus en Nahvi ve Ebû Ubeyde bana ha­ber verdi ki o Arab indinde şiddetli çetin şey demektir. Ru’be b. el- Accâc şöyle dedi: «Onlara, ashâb-ı file dokunan şey dokundu. Onlara pişirilmiş tuğladan yapılmış taşları atıyorlardı. Ve onlarla ebabil kuşları oynuyorlardı.
Ibni Ishak dedi ki: Bana haber rivayet edenlerden birisi haber verdi ki: Kureyş'den Kabe'yi yeniden yapmak üzere yıkmakta olan kim­selerden bir adam Kabe’den iki taş arasına taşın birini oradan sök­mek için demir küsküyü soktu. Taş hareket ettiği zaman Mekke’nin hepsi titremeğe başladı. Bunun üzerine bu temelden geri durdular. İbn-i Ishâk dedi ki: Kureyş, Rükünde, Süryânca yazılmış bir yazı buldular. Onun ne olduğunu bilmediler. Nihayet onu onlara yahudilerden bir adam oku­du. Bir de bakıldı ki o şöyledir: Ben Allahım, Mekke'nin Sahibiyim. Orasını, gökleri ve yeri yarattığım ve güneş ve ayı tasvir ettiğim zamanda yarattım ve orasını hanif olan yedi melek ile çevirdim ki onlar oramn iki dağı zail olmadıkça zâil olmazlar. Orası, su ve süt­te oranın ehline mübarektir. İbn-i Hişâm dedi ki: Metinde geçen ehşebâha= cebelâha, yani iki dağ demektir. İbn-i İshâk dedi ki: Şu haberi aldım ki: Onlar Makam’da bir yazı buldular ki onun içinde şu yazılı idi. Mekke Allah’ın Harâm evidir. Oranın nzkı üç yoldan gelir. Oranın halkından bir kısmı orayı ilk olarak helâl gö­ren olmayacaktır.
Reklam
Zemzem Rivayeti 2 (ençok bilinen rivayet)
Abdulmuttalib oğlu Haris ile yürüdüler. O zaman ondan baş­ka çocuğu yoktu. Karıncanın köyünü buldu ve o köyün ya­nında iki putun İsâf ile Nâile'nin arasında karganın didikler oldu­ğunu buldu. Kureyş kurbanlık hayvanlarını bu iki putun yanında boğazlıyorlardı. Kazmayı getirdi ve emr olunduğu yerde kazmağa başladı. Kureyş onun çalıştığını gördükleri
Zühri'den bana haber verildi ki: O şöyle demiştir: Kisrâ Bâzân'a şöyle yazdı: Bana şu haber vardı ki, Kureyşden nebi olduğunu iddia eden bir adam Mekke'de çıkmıştır Ona git, tevbe etmesini iste. Eğer tevbe ederse ne a'lâ. Yok eğer etmezse onun başmı bana gönder. Bâ­zân, Kisrâ'nın mektubunu Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e gönderdi. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de ona şöyle bir mektup yazdı: Şüphesiz Allah bana Kisrâ'nın şu ayın şu gününde kati oluna­cağını va’d etmiştir. Mektub Bâzân'a gelince; dediğini gözlemek için bekledi. Ve: Eğer nebi ise dediği şey olur, dedi. Allah Kisrâ’yı Re­sûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Selleml’in dediği günde katlettirdi. İbn-i Hişâm dedi: Oğlu Şireveyh'in eli ile katl olundu.
Gireceğin bir ev olarak Gumdan köşkünün başında üzerinde tâc, kurulu olduğun halde iç, sana âsân olsun. İç sana âsân olsun ki, baş aşağı helak oldular. Bugün kumaşlarını istediğin gibi sarkıt ve böbürlen.
İbn-i İshak dedi k i: Ibn-i Ziberâ «Dönüşten sonra oranın has­tası...» sözüyle şunu kasd eder ki: Ebrehe'nin başına gelenlerden sonra beraberlerinde taşımışlardı. Nihayet San’â’da öldü.
Reklam
Abdurrahman b. Sad b. Zürâre Âişe (Radiyallâhû anhâl’dan onun şöyle dediğini naklen bana haber verdi: And olsun ki. filin kaidini ve sâisini Mekke’de a'mâ ve kötürüm oldukları, insanlardan yiyecek dilendikleri halde gördüm.
sarhoşun sarhoşluğu işitti mi voksa hatıralarım mı terketti? Yoksa arzu ettiği lezzete nail mi oldu Yoksa gençliğini ini hatırladı.' Halbuki senin gençliği hatırlaman başka değil ancak onun kurtuluş yerini hatırlamandır. O Rebâiyye harbidir. Onun gibisi kişiye ibretler getirir. O halde Imrin veya Esed’den sorunuz ki o zühre yıldızıyla beraber sabahleyin yürüyerek geldi
El-Ahnes'in. Ebû Cehl’e, dinlediğinin mânasını sormak üzere gitmesi
Sonra onun yanından çıktı ve Ebû Cehlin yanına geldi evine ya­nına girdi ve şöyle dedi: — Ey Ebül-Hakem, Muhammed’den dinlediğin şeyler hakkında senin görüşün nedir? O da dedi ki: Ne dinledim ki! Biz ve Benû Abd-i Menâf şeref için münâzaa ettik Onlar doyurdular biz de doyurduk. Onlar yüklediler biz de yükledik. Onlar verdiler biz de verdik. Tâ diz dize geldik, iki yarış atı gibi olduk. Neticede: — Bizden bir nebi vardır ki ona gökten vahyi gelir, diye üstün­lük tasladılar. Biz bunun gibisine ne zaman kavuşuruz! Vallâhi ona aslâ ne iman ederiz ne de onu tasdik ederiz. Bunun üzerine El-Ahnes onun yanından kalktı ve onuterketti.
Abbas b. Abdulmuttalip'in Zemzem’in sikayesini üzerine alması
Abdulmuttalib b. Hâşim öldüğü zaman. Zemzem ve Zemzemden sikaye işini Abbâs b. Abdulmuttalib üzerine aldı. O, o zaman kardeş­lerinin en genci, en küçükleri idi. İslâmiyet gelinceye kadar on­da kaldı. Resülullah(ص) de olduğu şekil­de ona bıraktı ve o görev bugüne kadarda Abbâs âlinde bulunmak­tadır.
lbn-i İshâk dedi ki: Zemzem kendisinden önce hacıların su almış olduktan kuyuların üzerine sünger çekti onlan silip götürdü. Mescid-i Haram'a ya­kınlığından ve başka sulara üstünlüğünden dolayı insanlar ona git­tiler. Çünkü o. İsmâil b. Ibrâhim (As.) kuyusudur. Beni Abd-i Menâf bütün Kureyş ve sair Araplar üzerine onunla iftihâr ediyorlardı. Müsâfir b. Ebi Amr b. Ümeyye b. Abd-i Şems b. Abd-i Menâf Kureyş'e karşı yürüttükleri sikaye ve rifâde görevleri ile ve Zemzem kuyusu ile iftihar ederek aşağıdaki şiiri söyledi: Beni Abd-i Menâf bir tek ailedirler. Birinin şerefi öbürünün şerefidir ve birinin yaptığı fazilet diğerlerin de faziletidir.
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.