Kendisini diğer bütün insanlara,bir ilah gibi göstermek ve onların itaatlarını istemek,
onları hürmetkâr bir tavırla önünde eğilmeye icbar etmek ve onları şahsî kaprislerine alet etmek için kendisini tahrik edecek sonsuz bir nüfuz ve cesaret ihtirası sadece insanda vardır.
Dillerinizin -bu helaldir, şu haramdır-diye yalan olarak vasıflandırdığı şeyi söylemeyin.
Ki, Allah'a iftira etmiş olursunuz.
Şüphe yok ki, Allah'a yalan uyduranlar asla kurtulamazlar. (Nahl,116)
insanın insan üzerine uluhiyet ve rububiyeti tesis edildiği her zaman zulüm, despotluk, taşkınlık,kanunsuz şecaat ve eşi olmayan bir saltanat üstünlüğü ortaya çıkmıştır.
"De ki: Eğer biliyorsanız (söyleyin bakalım),
bu dünyada bulunanlar kime aittir?"
"Allah'a aittir" diyecekler. "Öyleyse siz, hiç düşünüp taşınmazmısınız?" de.
"Yedi kat göklerin Rabbi, azametli arş'ın
Rabbi kimdir?' diye sor "(Bunlar da) Allahındır' diyecekler.
Şu halde siz Allah'tan korkmaz mısınız?"de. "Eğer biliyorsanız (söyleyin),her şeyin melekûtu(mülkiyeti ve yönetimi) kendisinin elinde olan, herşeyi koruyup kollayan, fakat, kendisi korunmayan (buna muhtaç olmayan) kimdir?" diye sor.
"Bunların hepsi Allah'ındır" diyecekler.
'Öyleyse nasıl olup da büyüklenirsiniz' de."(Mü'minun, 84-89)
Yalnızca dua veya değişik şekillerde yapılan bir tapınma manasına gelmez.
İbadet; tıpkı bir kölenin sahibiyle olan münasebetlerini hatırlatır.O köle ki efendisinin huzurunda el oğuşturarak ona hizmet için beklemektedir.O köle ki; efendisinin her şeyden üstün olduğunu tasdik eder gibi başını eğer,
emirlere itaat etmek,verilen emirleri yerine getirmek için her türlü zorluk ve zahmete katlanır.