İslam'ı Anlamak

Ali Şeriati
Balçık ve Ruh... İşte insan, bu iki zıt unsurdan yaratılmıştır. İnsanın soyluluğu ve önemi, yönünü aşağıya doğru çevirip çamura batmasını veya yukarıya doğru döndürüp Kadir-i Mutlak Allah'a yaklaşmasını tesbit eden güçte yani iradesindedir. İnsan yolunu tesbit edinceye kadar bu iki zıt kutup arasında devamlı mücadele eder gider.
İslamı anlamak için en iyi metod O'nu yaşamaktır.
Şayet biz bazı şeylere inanıyorsak ve inandığımız şey konusunda bilgimiz yoksa bu bir değer ifade etmez, çünkü inandığımızın değeri onu bilmekle doğru orantılıdır.
Reklam
İslamı anlamak için en iyi metod O'nu yaşamaktır.
Biz İslam'a inanıyoruz, bu nedenle O'nu iyi bilmeye mecburuz.
Düşünce hakkı, yürüme hakkı gibi doğal bir haktır.
Eğer bugün müslümanlar gittikleri camilerin tamamını bir sosyal hareket merkezi haline getirebilirlerse ve Kur'an'ın iki ilkesini ve O'nun tarihini iyi kavrayabilirlerse, bu ana temel üzerine bina edecekleri sağlam bir eğitim sistemini oluşturabilirlerse, o zaman işte İslam düşüncesi anlamında, büyük bir değişim kıvılcımını çakmış olacaklardır.
Reklam
Kur'an'ı bilimsel anlamda tam olarak anlamanın iki yolu vardır. İlki Kur 'an'ı, İslamî öğretinin bir kitabı olarak görmek ve anlamak, ikinci yol olarak da, İslam da, İslam tarihini tüm gelişim evreleriyle birlikte doğru olarak kavramaktır.
Maalesef..
Biz dinine bağlı bir toplumuz. Dinimiz bizim bilimimizin temelini oluşturmaktadır, ama biz dinimizi bile şimdilik kafi derecede bilmiyoruz.
Erkek ve kadın eşitliği demek, her iki cinsin de aynı menşe'den oluşu ve aynı zamanda aynı Yaratıcı tarafından yaratılışı demektir. Her bakımdan aynı kalıtımla (zihni ve bedensel özelliklere sahiptirler. Bir soydan ve aynı ebeveyne (anne-babaya) sahip kardeş gibidirler.
İslam ne sadece bireye yönelik bir dindir ve nede sadece topluma yönelik bir dindir, İslam hem bireyi ve hem de toplumu kapsayan bir dindir.
Reklam
...şu sözün anlamı üzerinde çok derin düşünmek gerekmektedir: "Kendini bilen Rabbini bilir."
Allah, yeryüzünde temsilcini yaratmak istediğinde meleklere şöyle hitapeder: "Muhakkak, ben yeryüzünde (benim emirlerimi tebliğe ve infaza memur) bir vekil yaratacağım," (Kur'an 11; 30) İşte burada, İslam'da insana gösterilen büyük saygıya dikkat ediniz. Hatta Avrupa ve bilimsel devrim sonrası hümanizmi bile insana böyle yüce bir nitelik ve değer vermedi. İslami görüş noktasına göre en büyük, en yüce yarab-cı ve en üstün ve her şeyin hükümdarı olan Allah, meleklerle konuşurken, insanı Kendisinin yeryüzündeki vekili olarak gösteriyor. Bu hitapda aynı zamanda insanın görevi açıklanıyor: Allah'ın yeryüzündeki vekili olmak!... Melekler şöyle karşılık verdi: "Biz seni hamd ile teşbih ve seni takdis (ayıplardan, eş koşmaktan, eksikliklerden tenzih) edip dururken, (yerde) orada bozgunculuk edecek, kanlar dökecek kimse mi yaratacaksın?" (Kur'an 11; 30) Kıssadaki imajlar ve sembolik ifadeler bu noktadan sonra başlamaktadır. Meleklerin verdiği cevapla öyle görülüyor ki Hz. Adem (as)'den önce suç ve günah işleyip, fesatlıkta bulunan birileri vardı. Melekler, yeni bir insan yaratılırsa, onun da aynı şeyleri yapacağını, Allah'a söylemek istiyorlardı. Allah onlara şöyle cevap verdi: "Sizin bilemeyeceğinizi elbette ben bilirim. " (Kur'an 11; 30)
Bilgi ve öğrenme varsa güç ve denge de vardır ve böyle bir denge kurulduğunda düşman yıkılacak, Allah'ın aşkı galip gelecektir.
Şu gerçeği de belirtmek gerekir ki İslam'ı tüm gerçeği ile kavramamız mümkün değildir. Kur'an'ın kendisi bile çok boyutlu bir örnek teşkil eder.
Resim