Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İslami Hareket Metodu

Seyyid Kutub

İslami Hareket Metodu Sözleri ve Alıntıları

İslami Hareket Metodu sözleri ve alıntılarını, İslami Hareket Metodu kitap alıntılarını, İslami Hareket Metodu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Islam'in görevi yalnızca inanç ve hayat sistemlerini değiştirmekten ibaret degildir. Onun diger bir görevi de, onlarin düşünce sistemlerini, düşünce ve hayat sistemlerini ele alışlarını değiştirmektir. Bu da onun görevleri arasında yer alır
Kur'an-ı Kerim'de imandan veya Mü'minler'den söz edilen her yerde bu imanin pratikte yansıması olan amelden de söz edilmiştir. O halde mesele soyut duygular meselesi degildir. Islam'in hayat için sizdigi projeye yahut da islam'in hayat görüsüne uygun bir vâkıayı ortaya koyabilmek için hareket kalıbına dökülen duygulardır..."
Reklam
Hz. Nuh’un kavmi arasında 950 yıl kalmakla birlikte davet yollarından izlemedik hiçbir yolu bırakmamasına rağmen sonunda onlardan ümit kesip, onlara beddua ettiğine dikkat edecek olursak, hareket çalışmalarının meyvelerinin mutlaka harcanan emek hacminde olmasının şart olmadığını anlamış oluruz. 
Allah’ın terazisinde en büyük değer, akidenin taşıdığı değerdir. Allah’ın pazarında en kıymetli servet iman servetidir. En parlak şekli ile zafer; ruhun maddeye, akidenin acıya, imanın fitne ve işkenceye zaferidir...
İbn Mes'ud(r.a)'un şöyle dediği rivayet edilmiştir: Bizden herhangi birisi on ayet öğrendiğinde onların manalarını bilmedikçe ve onlarla amel etmedikçe başkalarını öğrenmeye geçmezdi.
İslam fıtratın dinidir. Fıtratı içine gömüldüğü tozlardan kurtaracak düzendir. O halde insanlığın, fıtratın çağrısını kabul etmesi aynı zamanda İslam'ın çağrısını kabul etmesi anlamına gelir.
Reklam
İslam’da ne varsa akîde temeli üzerinde yükselir. Akîde temeli üzerinde yükselmeyen hiçbir şeyin de Allah’ın ölçüsünde en ufak bir değeri yoktur. 
Sayfa 111Kitabı okudu
Arzda bugün Müslüman adını taşıyan kimseler vardır. Bunlar Müslüman soylardan gelmedir. Yine arzda bugün bir zamanlar Dâru’l-İslam olan vatan parçaları vardır. Fakat bugün ne buralarda yaşayan kimseler bu anlamı ile Allah’tan başka ilah olmadığına şahitlik etmektedirler, ne de bu vatanlar bugün bu anlam içinde mütaala edilebilir. 
Kur'an-ı Kerim ve onun meyvesi olan Sünnet, ilk neslin her şeyi aldığı kaynak idi. Akîdelerini bu kaynaktan aldılar, ibadetlerini bu kaynaktan aldılar. Düşünce ve bilgi yöntemlerini onlardan aldılar. Ahlaklarını, adaplarını onlardan aldılar. Karşılıklı ilişki şekillerini ve Allah'ın yolunda davet metodunu da onlardan aldılar.
Her şeyden önce, sebatımız olmalı, ikinci olarak kendimizi üstün görmeli, bizim istemiş olduğumuz hayatın parlak ve yüce ufuklarına oranla cahiliyenin içinde bulunduğu seviyesizliğin gerçeğini görmemiz kaçınılmazdır. Bu ise bazı adımlarda bizim cahiliye ile birlikte yürümemiz ile gerçekleşmez. Bununla gerçekleşmeyeceği gibi, şu andan itibaren onunla bütün ilişkilerinizi kopartıp, ondan uzaklaşıp kendi köşemize çekilmekle de olmaz. Kesinlikle hayır... Onlarla birlikte olmakla, sevgi ile hak sözü açıktan açığa söylemek ve tevazu içerisinde imanın yüceliğini fark etmek gerekir. 
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
İslam fıtratın dinidir. Fıtratı içine gömüldü tozlardan kurtaracak düzendir. O halde insanlığın, fıtratın çağrısını kabul etmesi, aynı zamanda İslam’ın çağrısını kabul etmesi anlamına gelir. 
Aynı yerde uzun süre İslamî Varlık ile Cahilî Varlık’ın bir arada yaşamaları imkansızdır.
İslam’ın görevi, yeryüzünün dört bir yanında bulunan egemen dahili tasavvurlarını veyahut cahili şartlarla barış yapmak değildir. İslam, hem tasavvur açısından hem de bu tasavvurdan fışkıran şartlar açısından cahiliye ile birlikte ortalama ve yarım çözümleri kabul etmez. Ya o ya da bu. Buna göre İslam’ın görevi cahiliyeti insanlığa kumanda etmek konumundan uzaklaştırmak ve bu komutayı kendine has bağımsız ve köklü özelliklerine sahip yöntemine göre kendisinin ele almasıdır. 
Evet, bütün bunlara rağmen, bu düzene uygun olarak yaşayan bir toplum halinde müşahhas olarak ortaya konulmadıkça, bu toplum bu düzen için yaşamadıkça ve bu düzenin bütün özellik ve meziyetleri bu toplumda ortaya çıkmadıkça, okunan ya da dinlenen bir düzeni kabul etmek, insanlığın adetlerinden değildir. (…) Uluslararası siyonist, haçlı ve emperyalist İslam düşmanları bu gerçeği çok iyi bilirler... Bunu, bu gerçeği derinlemesine bildiklerinden dolayı onlar, bazen belirli sınırlar çerçevesinde İslam ile ilgili kitapların yayınlanmasına, yine belirli sınırlar çerçevesinde İslam ile ilgili konuşmaların yapılmasına ve nadir olarak da İslam’a dair filmleri sunulmasına kontrolleri altında olmak üzere İslami heyetlerin herhangi bir yere gitmesine müsade ederler de; hiçbir zaman ellerindeki gizli ve açık muazzam uluslararası yetkileri kullanarak küçücük bile olsa, okyanustaki bir ada üzerinde bile olsa yeryüzünün herhangi bir tarafında İslami bir toplumun kurulmasını asla fırsat vermezler. 
Biz, İslam’ı onlara gizli kapaklı, üstü örtülü bir şekilde asla sunmayacağımız gibi, onların sapık arzularına ve tasavvurlarına da kendimizi bağımlı hissetmeyeceğiz. Onlara karşı son derece açık sözlü olacağız; Onlara “sizin içinizde bulunduğunuz bu cahiliye bir pisliktir; Allah ise sizlere tertemiz yapmak istiyor. Yaşamakta olduğunuz bu hayat aşağılık bir hayattır. Allah ise sizi yükseltmek istiyor. İçinde bulunduğunuz bu durum şekavettir, sıkıntıdır, bedbahtlıktır. Allah ise yükünüzü hafifletmek ister. Size merhamet etmek ister, sizleri mutlu kılmak ister” diyeceğiz. 
Sayfa 101Kitabı okudu
40 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.