Bu kitabın sunulmasının asıl amacı söylemin planla, biçimin içerikle, ıstılahın mefhumla içice olduğunu, yarının bugünden başladığını, geleceğin şimdi üzerine kurulduğunu ısrarla vurgulamaktır. Bu bağlamda şunu söylemek gerekir ki, İslamcıların sorumluluğu ağırdır. Çünkü onların söylemi, insanlara bütün iylikleri müjdeleyen niteliktedir. Bu yüzden toplumsal ve tarihi hesaplaşma son tahlilde çok ince ve çok sert olacaktır. Zira İslamcıların şimdiye dek ortaya koydukları plan kaba saba bir yığın ya da donuk bir kalıptan ibaret değildir; aksine etkin, devingen ve sonuç verebilecek dinamik bir yapıya sahiptir. Çünkü makul olmayan bir plan ister istemez kendisini ifade eden söylemi dar bir çerçeve içersine sıkıştırarak donuklaştırır; kendisini sağlam sandığı bir sürü engelin içersine haseder. Oysa o gerçekle bozuk, son derece sığ, çabukça delinebilen bir zemine sahiptir.
İslami söylem ne zaman gruplara ayrıldı, bölünüp barçalandı; ne zaman yüklendiği sorumlulukların alanını kendine daralttı ise, bütün gruplar birbirleriyle diyaloğa kapılarını kapattı, diğer insanlara esnek davranmaktan, diğer düşüncelere açık olmaktan uzaklaştı; söylem ne zaman kitlesel ve genel plan ile kucaklaştı, modası geçmiş donuk dil ile yakınlık kurdu, umut ne zaman güdük kaldı ise, bize düşen umutsuzluk ve endişe duymak oldu.
İşte elinizdeki bu kitap, bu konularla ilgili bir çok meseleyi ele alarak bir çok eksen çevresinde incelemek amacındadır.
(Arka Kapak)
