Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İslam'ın Doğuşu

Muhammed Hamidullah

İslam'ın Doğuşu Sözleri ve Alıntıları

İslam'ın Doğuşu sözleri ve alıntılarını, İslam'ın Doğuşu kitap alıntılarını, İslam'ın Doğuşu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Son Peygamber'e indirilen kitabın değişime maruz kalamayacak bir dil ile indirilmesi lazımdı. Bu dil Arapça'dır.
Tevrat Hz. Âdemden Hz. Musa'ya kadarki hadiselerin anlatıldığı ilk giriş bölümü hariç, münhasıran İsdail tarihini konu almaktadır. Aynı şekilde, İncil de tek bir kişinin, Hz. İsa'nın hayat hikâyesidir. Kur'an ise ne Arapların tarihidir, ne de Hz. Peygamberin hayat hikâyesidir.
Reklam
Namazda ilk olarak Fatihanın okunuşu kulun sembolizmden vazgeçip Yaratıcısıyla direkt münasebet kurduğu bir hamd ve senadır.
Kur'an'ın çoğaltılmasına dair-Erzurum
Hz. Osman' ın hilafeti sırasında, Errnenistan' a cihada çıkıldı. Sahih-i Buhari'nin bir müfessiri olan Kastalani, bu (askeri) kuvvetin Erzurum yakınlarında konakladığı sırada, bir namaz sırasında okunan bazı ayetlerin imam ve cemaat arasında tartışmaya neden olduğunu kaydennektedir. Belirttiğine göre, cemaatten bazıları imamın ayetleri okuma tarzına kızdı. Birisi hocası olan Irak'taki filan sahabenin ayeti farklı biçimde okumayı öğrettiğini iddia etti. Bir başkası, kendi hocası olan falan sahabenin daha başka bir şekilde okumayı öğrettiğini söyleyerek itiraz etti. Tartışma neredeyse silahlı bir çanşmaya dönü-şecekti, fakat ordu kumandanının basiretli davranması çirkin bir duruma meydan vermedi. @tehlikelibiryerde
Dar'ül Nedve'ye kırk yaşını doldurmayalar giremezdi. Bunun iki istisnası vardı. Bu lardan biri bilgeliği ve basireti ile tanınan Ebu Cehil'dir.
Zamanın ne başlangıcı ne de sonu vardır. Onu ölçmek maksadıyla sınırladığımızda 7 rakamını kullanırız. Haftada yedi gün vardır. Yedi gün kendini hep tekrarlar. Başka yediler de vardır. 7 sema vb.
Reklam
Son Peygambere indirilen kitabın değişime maruz kalamayacak bir dil ile indirilmesi lazımdı. Bu dil Arapçadır.
Hşndistanda bazı kadim kitaplar vardır ki bu ların kutsal kitap olduklarına inanılır. Bunlardan biri olan Purana, Urduca' da bala eski (kadim) anlamında kullanılmaktadır. Kur'an'da anlamlı bir ifadeyle karşılaşıyoruz: ''Eskilere verilen kitaplarda da onun bahsi vardır" (6:197). Sayılan on tane olan Puranaların birisinde, ahşr zamanda çölde bir adamın doğacağı, annesinin isminin ''Güvenilir', (Amine?), babasının isminin 'Allah'ın kulu'' (Abdııllah.?) olacağı belirtilmektedir. Bu Purana'ya göre, bu kişi yurdundan kuzeye göçetmek zoruve oradanda kalacak ve orada yerleşecektir. Daha sonra on bin adamın yardımıyla yurdunu fethedecektir.
çok ilginç cidden
Hindistanlı ünlü âlim Mevlana Menazir Ahsen Tin (İncir) suresindeki şu ayetlere (95: 1-3) atıfta bulunmaktadır. Bütün Kur'an müfessirlerine göre, sözkonusu surede dört peygaınber zikredilmektedir. "Zeytin," Zeytin Dağıyla yakından alakalı olan Yahudilere; "Sina," Sina'da kendisine Tevrat verilen Hz. Musa'ya; "Emin belde" Mekke'ye atıfta bulunmaktadır. Peki, ya ayetin ilk kelimesi, yani incir? Kur' an müfessirleri onun anlamı üzerinde tevillerde bulunmuşlardır. Bazıları bu kelimeyle Hz. İbrahim'in, diğerleri ise başka peygamberlerin kastedildiğini düşünmüştür. İncirin Hz. İbrahim'in ve diğer peygamberlerin hayatlarında hiçbir anlam veya önemi yoktu, buna karşılık Mevlana Cilanî'ye göre Buda'nın bütün takipçileri onun ilk nirvanasını, yani ilk vahyi, yabani bir incir ağacının alnnda aldığına inanmaktadır. Mevlana, buna dayanarak, dünyanın diğer büyük dinlerine de atıfta bulunan Kur'an'ın çok ince bir üslupla Budizm'e de işaret ettiğini belirtmektedir. Araplar Buda'nın hayatı baklanda fazla bilgi sahibi olmadıklarından, Kur' an onunla ilgili herhangi bir ayrıntı verenemiştir
Roma Hukuku, hukuk için "jus" terimini kullanırken, Islam Hukuku "fıkh" terimini kullanılmaktadır. Jus, halklar anlamına gelişirken, fıkh bilmek ve kavramak anlamlarına gelmektedir. Bu Romalı terim sadece modern dönemlerde Türkiye, Mısır ve İranda kullanılmaktadır.
Reklam
rivayetin güzelliğine bakın
Kur'an'ın tamamı yazıldıktan sonra, Zeyd ibn Sabit, kendi ifadesine göre, onu başından sonuna dek okudu. Bir ayetin eksik olduğunu gördü. Bu ayet, belirttiğine göre, ezberinde bulunmasına rağmen, hiçbir yazmada bulunmuyordu. Bu ayeti bulmak için bütün şehri dolaştı. Önce Muhacirlerin mahallesindeki, sonra da Ensar' ın mahallesindeki her eve gitti. Muhacirlerden hiçkimsede bu ayet yazılı halde bulunmuyordu. Nihayet, Ensar'dan bir sahabede bu ayetin bulunduğu yazmaya rastladı. Bu yazma Peygamber'in (sav) huzurunda okunmuştu; fakat Hz. Ebu Bekir'in talimatına göre bir ayet ancak en az iki yazmada görüldüğü takdirde kabul edilebilirdi. Oysa sözkonusu ayet sadece bir yazmada bulunuyordu. Allah'ın hikmetine bakın ki, yazmanın sahibinin, amelleri nedeniyle Peygamber (sav) tarafından şehadeti iki erkeğin şehadetine denk kabul edilen bir kişi olduğu ortaya çıkı. Zeyd ayeti adamdan kabul etti.
Kûfe, nereden nereye!
Irak'ın fethinden sonra, siyasi ferasetiyle meşhur olan Hz. Ömer fethedilen topraklarda askerî karargahlar kurdu. Seçtiği stratejik yerler arasında Hire de bulunuyordu. Hz. Ömer Müslümanların eski şehirde yaşamamalarını, onun civarında yeni bir şehir kurmalarını istedi. Yeni şehir sadece Müslümanlar için düşünülmüştü ve hiçbir yabancının orada yaşamasına izin verilmedi. Yeni şehrin sakinleri çoğunlukla Yemen'den gönderildi. Aralarında, Bedir Gazvesinde Peygamber (sav) ile cihad enniş ellisekiz Sahabe de bulunuyordu. Kısacası, İslamı gelenekle yakından ilişkili insanlar Kufe' de yerleşti ve burada yeni bir ilım gelenek inkişaf etti.
yüküm ağır diyenler?
Zeyd bin Sâbit: "Uhud Dağını omuzlarımda taşımak Kur'an-ı Kerîm'in derlenmesi vazifesini taşımaktan kolay olurdu."
10 yıl içinde Islam Devleti 3 milyon kilometre kareye ulaşan bir alanı kontrol ediyordu. Başka bir deyişle günlük genişleme 845 kilometre kareye yakındı. Bu büyüme kısmen barışçı yollarla, kısmen de savaşla gerçekleşti. Bu fetihler sırasında günlük öldürülen düşman sayısı ikiden daha azdı.
Müslümanlar namaz kılmak için ayağa kalkarlar. Bu, deyim yerindeyse, hareket edemeyen madenlerin ibadet tarzıdır. Hayvanlar daima bir rüku halindedir ve başlarını acziyetle önlerine eğerler. Bu onların ibadetidir. Müslümanlar da aynısını yaparlar ve namaz sırasında başlarını hürmetle öne eğerler. Bitkilerin ibadet tarzı ise secde şeklindedir, çünkü ağaçlann kökleri yeryüzünün derinliklerine uzanır. Müslümanlar da namazlarında secde ederler. Madenlerin, hayvanların ve bitkilerin ibadetlerini birleştirmelerinin yanısıra, Müslümanlar Allah 'ın selamlanması ( et-tahiyye) gibi çarpıcı bazı insanı yönlerin izini taşır. Müslümanlann ibadet biçimi en güzel ve en yüksektir, çünkü tüm kainatın bütün ibadet biçimlerinin bir hülasasıdır.
44 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.