Amacıma ağır ağır yaklaşıyordum. İspanya benim yüreğime cesaret sözcükleri fısıldamıştı. (...) Beş duyum güç kazanıyordu. Yalnızdım ve özgürdüm. Nostalji ruhumu yıpratmıyor, tutkuyla kanım tükenmiyordu. Ne mutluydum ne de mutsuz. Bu kalıplaşmış sözlerden uzaktaydım; tüm mutlulukları ve mutsuzlukları içinde barındıran, onları aşan ve mistik, ihtişamlı bir senteze ulaşan anların içindeydim.
Tanrıya yaklaşmakta olduğumu o zaman anladım.