Yalanlar, doğrular, ya derinlerde, çok derinlerde yaşanan yalnızlıklar... Farklılıkları kabullenmede, gereken cömertliği bir türlü gösteremeyişimizle, kaçışlarımızla, kayıtsızlıklarımızla, hiç kimseye dilediklerince duyuramadıkları ölümlerine, tükenişlerine acımasızca terk ettiğimiz insanları, sarsılmazlığına inandığımız düzenlerimizin neresine koyabiliriz bu durumda?