İstanbul Efsaneleri

Ferhat Aslan
10/10
1 Kişi
1
Okunma
1
Beğeni
448
Görüntülenme
Medeniyet okyanusumuzun incisi, şehirlerin sultanı İstanbul; kurulduğu günden bugüne sadece kıtaları birleştirerek imparatorluklara başkentlik yapmamış, aynı zamanda bu güzel şehirde yaşayan İstanbullulara ilham vererek, onların his ve hayal dünyasını da zenginleştirmiştir. Böylece İstanbullular bu şehrin havasına suyuna, kuruluşuna, semtlerine ve bu şehre hâkim olan mimari eserlerine daima olağanüstülükler atfederek İstanbul’u nice efsunlu güzellikler yaratan bir şehre dönüştürmüştür. Bunun neticesinde de İstanbul ile ilgili farklı kültürlerin ve inançların izlerini taşıyan çok zengin bir efsaneler dünyası teşekkül etmiştir. Okuyucu İstanbul Efsaneleri adlı bu eserle; tüm gizemleriyle İstanbul’un mitolojik kahramanlarına, tabii güzelliklerine, kurucularına, tılsımlı sütunlarına, İstanbul’un fethine, eşsiz semtlerine, sinagog, kilise ve camilerine, saray, bahçe, çeşme, hisar, kule ve yalılarına dair efsanevi bir yolculuk yapacak; bu efsunlu şehrin tabiatına, tarihine, mimarisine kısaca İstanbul’un kendisine bir kez daha hayran kalarak İstanbul Efsaneleri’nin satırları arasına sinmiş olan şehrin ruhunu hissedecektir. Efsanelerden iki örnek; Galata Kulesi ve İlk Uçan Türk İstanbul’un en önemli simgelerinden biri olan Galata Kulesi, Cenevizliler tarafından 528 yılında Galata semtinde inşa edilmiştir. Kule’de geçtiği belirtilen şöyle bir efsane de bulunmaktadır: 12. yüzyılda Anadolu Selçuklu sultanı ve heyeti, Bizans imparatoru tarafından İstanbul’a davet edilir. Sultan da buna icabet ederek İstanbul’a gelir. Sultanın şerefine şenlikler, gösteriler düzenlenir. Gösteriler sırasında Bizans imparatoru “Sizde böyle gösteriler yapabilen, yetenekli insanlar var mı?” diye sorar. Bu soruyu heyetine soran sultan, maiyetindeki birinden uçma konusunda yeteneği olduğunu öğrenince ondan bunu sergilemesini ister. Adam da uçuş kıyafetlerinin yanında olduğunu söyleyerek hazırlıklara başlar. İstanbul’daki en yüksek sütunlardan (Çemberlitaş olabilir.) birinin üstüne çıkar. Giydiği kıyafetin özelliği ise günümüzün balonlu denilen paraşüt kıyafetlerine benzemesiymiş. Havadayken elbisenin içi rüzgârla dolarak adamın dengede kalmasını sağlıyormuş. Nihayet hazırlıklarını bitiren adam sütuna çıkar ve atlamak için uygun rüzgârın esmesini bekler. Aşağıdaki kalabalık da sabırsızca adamın uçmasını beklemektedir. Aksilik bu ya hava da pek rüzgârlı değildir. Bir süre daha bekleyen kalabalık artık homurdanmaya başlar ve adamı çaresiz bırakır. Adam da sadece hafif bir rüzgâr olmasına rağmen kendini boşluğa bırakır. Maalesef bu cılız rüzgâr da elbiseyi tam olarak dolduramaz ve talihsiz adam havada kalamayarak yere düşer, hayatını kaybeder. Bu efsane de uçmaya çalışan ilk Türk’ün efsanesi olarak dilden dile anlatılır… Harap Olacak İstanbul Burası Rum melikinin payitahtıdır. Büyük bir deniz kenarında bulunup iki tarafı denizle, bir tarafı sahrayla çevrilidir. Peygamber’in tâbiîninden Kal el-Ahbâr Kostantiniye halkının Kudüs’ün yıkılmasına sevinmeleri dolayısıyla Allah’ın onları cezalandıracağını, şehrin tamamen harap olacağını, hatta horoz dahi ötmeyecek durumda bırakılacağını, zelzelelerle sarsılacağını, zift, neft, kibrit/kükürt ile çıkacak üç ateşin burayı halkıyla birlikte yakacağını, feryatlarının semaya ulaşacağını; bu haldeyken on iki padişahın hazinesinin kalkanlarla dağıtılıp paylaştırılacağını rivayet etmiştir. Bundan dolayı bu şehrin şaşılacak yerleri çoktur, şehirde hiç yılan bulunmaz.
Yazar:
Ferhat Aslan
Ferhat Aslan
Tahmini Okuma Süresi: 11 sa. 18 dk.Sayfa Sayısı: 399Basım Tarihi: 2015Yayınevi: İBB Kültür A.Ş. Yayınları
ISBN: 9786054595976Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok
Reklam
Resim