Oscar Wilde Dorian ve Basil'i anlattığı bir bölümde "İçinde aşk tınıları barındıran dostluklarının trajik bir yanı vardı." ifadesini kullanmıştı. İstanbul Hatırası'ndaki Nevzat ve Evgenia ilişkisini okurken aklıma bu cümle geldi, bu ikiliyi harika tanımlıyor: "Kadınla erkek arasındaki dostluğun aşkı gölgelediğini, tutkuyu öldürdüğünü söylerler. Ama bunu söyleyen insanlar Evgenia'yı tanımamış olanlardır. Eğer Evgenia ile birkikteyseniz, ne aşk küllenir, ne tutku söner. Onun heyecanı, hesapsız bağlılığı, hayata umutla sarılışı ilişkiyi her zaman canlı, sevginizi her zaman ayakta tutar. Hatta sizi yavaşlatan yılların yorgunluğuna, çiçekten prangalar gibi ayağınıza sarılan geçmişin acı anılarına rağmen, Evgenia'nın estirdiği o tatlı rüzgar yüreğinizdeki acıyı, kederi dağıtır, size hayata yeniden başlama gücü verir."
Sen yoktun.
Terkedilmiş bir İstanbul vardı.
Yaslanmış gökyüzünün umarsızlığına.
Eylül rüzgarlarıyla sararan.
Bayram kartpostallarına benzeyen.
Sen yoktun.
Bir çocuk ağlardı istasyonlarda.
Geceyarıları uykumu bölerdi hıçkırıkları
Trenler geçerdi gözbebeklerimden
Kirlenirdi bembeyaz umutlarım
Sen yoktun.
Tüm dünyayı değiştirebilirdim
Oysa aynalarda eskiyor yüzüm
Ne yana baksam karşımda bir anı
Meğer İstanbul ne çok benziyormuş sana.