Bazı kitapları bitirdikten sonra ; severek okudum ya da pek sevemedim diyemeyiz. Çünkü o kitaplar tam da hayatın kendisidir. İstanbul İstanbul;hayatın kendisi,döngünün kendisi,acı gerçeklerin kendisidir .
Ben ,İstanbul İstanbul için ne diyeceğimi düşünüp durdum.romanın ne kadarı kurgu , ne kadarı gerçekti diye düşünüp sonunda her şeyin gerçek ama “acı “ olan gerçeklerden olduğuna karar verdim . kesinlikle bu kitap için söylenecek dünya şey var ama yazmaya derman yok.
Burhan Sönmez bize İstanbul’u tanıtırken ;yerin altındaki İstanbul bir de yerin üstündeki İstanbul diye ikiye ayırmış .Yerin üstündekilerin şehri nasıl yok ettiğini buna rağmen şehrin nasılda direndiğini ; bir de yerin üç kat altındakilerinin gözündeki İstanbul’u anlatmış .kimdir ki bu yerin üç kat altındakiler ? Küheylan Dayı,Doktor ,Öğrenci Demirtay,Berber Kamo ve niceleri.
Dördünün ortak kaderi ; küflü nemli taş duvarlar , demir kapı,kuru bir ekmek parçası,bidonun dibindeki su ve konuşmaları için yapılan işkenceler.
Dördü de yerin altında birbirine anlattığı hikayelerle ayakta kalıp ,her şeye rağmen umut etmeyi bırakmayan,ama birbirlerine sırlarını da anlatmayan dört hücre arkadaşı. Dördünün de hikayesi ayrı,amaçları aynı,umutları daim.
Burhan Sönmez diğer kitaplarında da olduğu gibi burada da geçmişin yaralarını açığa çıkarıyor,unutulmasın istiyor.Her geçen gün tüketilen İstanbul’u ,İstanbul’un direnişini ve her şeye rağmen umudun varlığını okutuyor .
Okuyup da köşeye bırakılacak bir kitap değil İstanbul İstanbul .etkilenmemek mümkün değil.üzülmemek mümkünün değil.