Deniz sonsuz bir gurbetti. İnsan sonsuz bir acıydı. Vapurlar susmuştu. Minareler bile susmuştu da Tarçın kocaman bir yalnızlığa içini döküyordu. Sadece bu inilti vardı. Bu inilti, içimde boğulup duran bir geçmişi ayaklandırıyordu. Bir uzak zaman, bir uzak avlu, bir uzak elma bahçesi alın çizgilerimden denize dökülüyordu. Annem akşam alacasında Tarçın'ı çağırıyordu.