İstismar Edilen 40 Hadis

Alaaddin Palevi

En Yeni İstismar Edilen 40 Hadis Sözleri ve Alıntıları

En Yeni İstismar Edilen 40 Hadis sözleri ve alıntılarını, en yeni İstismar Edilen 40 Hadis kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kıyamet kopmaz, ta ki güneş batıdan çıkana kadar." Bazı nurcu geçinen goler deccalin yapacağı her şeyi tevil ettikleri gibi güneşin batıdan çıkmasını da tevil ederek şöyle derler: "Güneşin batıdan çıkması demek zamanla İslam'ın batı devletlerinde kabul edilmesi demektir. Dolayısıyla hadis İslam'ın güneşinin batıdan çıkacağını ifade eder.” Hâlbuki hadisin siyak ve sibakı bunların yaptıkları tevilin yanlış olduğunu ispatlar. Çünkü güneş batıdan çıkınca tövbeler kabul olmaz, der. Bu demektir ki, güneşin batıdan çıkması hakikidir. Mecaz değildir. Malum karine olmadan hakikati bırakıp mecaza gidilmez. Ancak güçlü bir delil varsa o zaman mecaza gidilir. Acaba neden bunlar bu acayip tevillerle bu hadisi tahrif ederler? Güneşi her gün doğudan çıkaran Allah(c.c) batıdan da çıkaramaz mı?
Çağımızda İslam'a müntesip olanlar, Allah Rasulü(s.a.s) 'nün sünnetine karşı üçe bölünmüşlerdir. Bazıları aklını ön plana çıkararak aklına uymayan, fikrine ters düşen, hadislerin şerhine bakmaksızın düşünmeden, senedine ve metnine bakmadan hadisi reddederler. Nitekim hadis Kur'an'a, çağdaş ilme ya da tarihi vakalara terstir, derler. Bu kısmın çoğunluğu hadisi delil olarak kabul etmezler. Bazıları da bunların tam tersine düşünürler. Bırak sahih hadisleri rivayet etmeyi, genelde vaiz ve sohbetlerinde mevzu hadisleri söylerler. "Kim bilerek üzerime iftira ederse cehennemde yerini hazırlatsın.” hadisine karşı; “Efendim biz peygamberin üzerine iftira etmiyoruz aksine biz onun için yalan uyduruyoruz; onun dini yücelsin diye mevzu hadisleri söylüyoruz." derler. Hâlbuki bu iki firka da ifrat ve tefrit sapıklığı içinde yüzerler.
Reklam
"Garip yurda uzak kimse değildir, asıl kendisinden uzaklaşılan kimsedir."
Ahiret hayatı
şair, dünya hakkında şöyle der: "Allah(c.c)'ın bazı akıllı kulları var ki dünyayı boşamışlar. Fitnelerden korkmuşlar. Dünyaya bakarken diri bir varlığın vatanı olmadığını anlayınca, dünyayı deniz sayıp güzel amelleri gemi yaptılar."
"Ben, yer ve gökte yerleşemedim. Fakat mümin kulumun kalbine yerleştim." Hulul ve vahdetu'l vücudu savunan çevreler bu söze dayanarak hulul ve vahdetu'l vücut tezini güçlendirmeye çalışırlar. Hâlbuki hadis dedikleri bu sözün senedi tüm muhaddislere göre sahih olmadığı gibi, metninin ifade ettiği mana da İslam'ın temeline zıttır. Çünkü İslam tevhid dinidir. İslam'a göre Allah(c.c) her şeyin yaratıcısıdır. Dolayısıyla Allah(c.c) yarattığı mahlûkun içine girmez. Bu düşünceyi savunanlar vahdetu'l vücut ve hulul ehlidir. Bunların küfrü Yahudi ve Hıristiyanların küfründen daha belirgindir. Zira bunlara göre her şey Allah(cc) olduğu gibi, Allah(c.c) kendi yarattığı mahlûkun içine de girer. Malum bu düşüncenin küfrü güneş gibi açıktır.
"Şehid kendi akrabasından yetmiş kişiye şefaat eder.” Kulluk görevini yerine getirmeye gayret etmeyen çevreler bunun gibi hadisleri delil göstererek şöyle derler: "Biz her ne kadar kötü işler yapıp ibadet yapmasak da yine de Allah(c.c) bizleri büyük velilerin ve şeyhlerin şefaatiyle affedecektir. Onlarin vasıtasıyla bizleri cennetine
Reklam
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.