1)"Hayatın kendisine yönelik soruları yanıtlamaya çalışan bilim dalları arasındaki taksime bakacak olursak yani fizyolojiye, psikolojiye, biyolojiye, sosyolojiye insanı dehşete düşüren bir düşünce fukaralığıyla, en büyük belirsizliklerle, kendi alanları dışındaki o soruların cevabını bulabileceklerine dair hiç de haklı görülemeyecek iddialarla ve her bir otoritenin sürekli olarak başka otoritelerle ya da kendi kendisiyle çeliştiği gerçeğiyle karşılaşırsınız."
2)"Şunu anlamaya başladım ki, inancın verdiği yanıtlarda en derin insani bilgelik saklıydı ve benim bu yanıtları aklı dayanak göstererek reddetmeye hiç hakkım yoktu, var oluş sorusuna karşılık olan yanıtlar bunlardı."
Bu iki paragrafın bütün kitabı özetlediğine inanıyorum .En başta inandıklarının yanlış ve tutarsız akıldan uzak olduğunu düşünen yazarımız sonrasında bu inandıklarını daha geniş ve ayrıntılı sorgulayınca aslında hakikatin onlarda olduğunu ancak hayatının sonunda farkında oluyor.
Denizden çıkmış bir balığın,kendisi için denizin ne kadar hayati ve kıymetli olduğunu anlaması gibi bazen içerisinde bulunduğumuz hazinenin farkında olmayabiliyoruz.Kıymet verdiğimiz her ne varsa ona dair bilgileri kaynağından bulup okumak , araştırmak ve incelemek gerekiyor yoksa sağdan soldan öğrenilen bilgiler bizi hiçbir yere ulaştıramaz.Aksine yalan yanlış bilgilerin empoze edilmesine de neden olabiliyorlar.