Dünyanın önde gelen romancılarından Tolstoy’un elli yaşlarında yaşadığı bir ruhî kriz sonrasında kaleme aldığı “İtiraflarım”, otobiyografik özellikler taşımaktadır. Eser, 1880 yılında yazılmış ancak sansüre uğradığı için 1884 yılında yayımlanabilmiştir.
“Savaş ve Barış”, “Anna Karenina” gibi şaheserlerin yazarı, kariyerinin zirvesinde olduğu bir dönemde hayattaki en temel mesele olarak gördüğü “Niçin yaşamalı?” sorusunun bir cevabının olmadığını fark eder. Bu soruya cevap arayışının hikâyesi olan kitap, aslında kiliseye ağır eleştirilerde bulunduğu ve yaşarken yayımlamadığı “Dogmatik Teolojiye Dair Soruşturma” adlı esere bir önsöz olarak düşünülmüştür. Büyük bir entelektüelin metafizik buhranlarını edebî bir üslupla veren kitap, otobiyografi türünün önde gelen eserlerindendir.
Bilime ve sanata olan inancı yıkıldıktan sonra hakikati yalnız dinî hayatta bulan Tolstoy, bu kitapta kendi Hristiyanlık görüşüne nasıl bir süreçten sonra vardığını samimi bir üslupla aktarmaktadır. Mensup olduğu Rus aristokrasisine ağır eleştirilerin de yer aldığı bu eserde yazar, asıl doğru hayatı toplumun alt tabakalarındaki basit ve eğitimsiz insanların yaşadığını iddia etmektedir.
Tolstoy, kariyerinde önemli bir dönüm noktası olan “İtiraflarım”dan sonra sanat endişesinden ziyade insanlığa faydalı olabilme gayesiyle ahlâkî kaygıların ağır bastığı eserler kaleme almıştır.