İttihat Terakki'nin "Yemin"siz Kadınları

Sema Ok

Quotes

See All
Yıldız Osmanlı’da en çok rastlanan sözcüklerden biriydi ve tüm kahve, lokanta gibi yerlerinisimleri baskıcı rejim korkusundan “yaldız”a çevrilmişti. Tedirginlik ve polisiye baskı öylesine ürküntü vericiydi ki, edebiyatçılar eserlerinde gökteki yıldızdan bile söz edemez olmuşlardı. Özetle “yerden göğe kadar” Osmanlı’da “Yıldız” yok olmuştu. Telaffuzundan yazımına ve benzetmesine kadar padişah yönetiminin Yıldız Sarayı’ndan başka yıldızınolmadığı Dersaadet, şaşırtıcı ve güldürücü bir sistemi sürdürüyordu.
Ancak Selma Hanım çalışmalarına devam etmiş, İstanbul’un işgalinde Cemiyet-i Akvam’a(Bugünkü Birleşmiş Milletler) bir mektup göndererek şu bilgiyi vermişti: “İstanbul’un işgaline gerek Rusya’dan, gerek diğer ülkelerden hayli sığınmacı bu şehre gelmiştir. Bu arada fakirlik ve kadınlık adına utanılacak olaylar da artmıştır. Bu olay toplumu sarsmakta ve feci akıbete götürmektedir. Bu açıdan Cemiyet-i Akvam’ın harekete geçmesi gerekmektedir. ” Mektup dikkate alınmıştı. İstanbul’a gelen temsilciler Selma Hanım’ın haklı olduğunu göreceklerdi.
Reklam
1908 yılına gelindiğinde İttihat ve Terakki Cemiyeti Kadınlar Şubesi’ne 40 kadın üye olmuştu.Tahsin Uzer’in annesi Hatice Hanım üyelerden biridir ve Uzer hatıralarında cemiyete girdikten sonraannesini de kayıt ettirdiğini belirtir
KADINLAR GİZLİLİĞİ FARKEDİYOR. ≈))
Cemiyetin Manastır Şubesinin kurulması ve genişlemesinde büyük çaba veren Kazım Karabekir, anılarında bazen aksiliklerin de çıktığını yazar. Gizliliği fark eden Niyazi Bey’in eşidir:[3] “Alaylı Zabit Abdullah Efendi’nin yemin merasiminin Niyazi Bey’in evinde yapılması kararlaştırılmıştı. Bittikten sonra Niyazi Bey evinde yemin yapılmamasını istemiş ve nedenini şöyle açıklamıştı:’ Sizden aldığım önlükleri belime sarmıştım. Siyah peçeleri de ceplerime koymuştum. Bizim hanımı da gece uzak bir komşuya götürecektim. Ben önden merdiveni inerken bizimki arkadan bir şey çekerek bana bu sallanan kırmızı şey nedir? diye soruyor. Meğer örtünün ucu ceketimin altından sarkmış, bizim hanım da bunu yakalamış, merakla hem çekiyor, hem soruyor. Ne diyeceğimi bilemedim. Aklıma gelen ilk yalanı söyledim. Belim ağrıyordu, kışlada elime bu bayraklı bez geçti. Sıkıca sarmıştım ama nasıl çözülmüş bilmem dedim. Sonraki günlerde yeminleri Niyazi Bey’in evinde yapmadık.”
Sayfa 19 - PDF
Cemal Paşa Kuleli Askeri lisesinin ardından Mekteb-iHarbiye-i Şahane’yi ikincilikle ve teğmen rütbesi ile bitirmiş, askerlik yaşamı boyunca1 26 madalya ile onurlandırılmış bir komutandır
Enver Paşa da Mekteb-i Erkan-ıHarbiyye’yi birincilikle bitirmiş ve yüzbaşı rütbesi ile mezun olmuştur. O kendisi dağa çıkmamış, üstleri tarafından eşkıya takibi ile görevlendirilmiştir. Üstelik bu görevindeki başarısından dolayı binbaşı rütbesi almıştır.
Reklam
“El tezgâhlarında asker aileleri çalıştırıldı, dokunan mallar orduya gönderildi. Fukaralar için aşevleri açıldı, İzmir’de her gün ortalama 10.000 fakire ekmek ve yemek verildi. Bunlar için çok küçük bir ücret alınıyordu. Haftada bir gün hoşaf bedava idi. Hilal semtinde umumi çamaşırhane açıldı. Burada yine üç buçuk ay içinde 11024 kadın işçi tarafından 263.778 parça fukara çamaşırı bedavayıkandı. Öksüzler Yurdu’nda 500 çocuğun maddi ve manevi ihtiyaçları karşılandı.”
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.