İyi Aile Yoktur

Nihan Kaya
Terapi, insanın acısını hafifletmek için değildir; terapi, kişinin realiteyle ilişkisini onarmak içindir.
“Çocukken saygı ve ilgi görüp de büyüdüğü zaman insanların canlarına kastetme ihtiyacı duyan bir kimseye şu ana kadar rastlamadım.”
Reklam
“Alice Miller'a göre, ‘Dürüstlüğü dışarıda bırakan sevgi, sevgi adını hak etmez.’”
“Kitleler çocuk tacizcisini yakalayıp infaz edince çocuğun sorunları çözülmüş gibi davranırlar; halbuki çocuğun asıl tacizcisi o tacizciyi yakalayıp infaz eden kitlenin bizzat kendisidir. Kitle sadece, tacizci üzerinden kendi suçunu aklar.”
“Her acıyı görüyorlar; ama bir tek çocuğun acısını göre­miyorlar. Çocuğun acısını göremedikleri için, acılarını tek­rar tekrar yaşamaya, kendilerini acılarından kurtarma giri­şimi olarak yarattıkları biçimleri daha doğarken öldürmeye mahkumlar.”
“İyi aile, çocuğun serpilip büyü­mesine, "ayrı" olmasına imkan tanıdığı halde hala çocuğun ai­lesi olabilen, ona ailelik edebilen ailedir. İyi aile çocuğa ‘Senin için iyi olanı ben biliyorum. Ben aileyim.’ demeyen ailedir. Ai­lelik taslayan hiçbir aile iyi aile olamaz. 'Ama ben Anne'yim!’ diyen hiçbir anne iyi olamaz. Hatta ‘Ben Anne'yim!’ demele­ri, hiçbir zaman iyi anne olmadıklarının kanıtıdır. Vaktiyle iyi annelik etmiş biri, sonradan da ‘Ben Anne'yim!’ diye konuş­maz. Anneler Tanrı değildir. Olmamalıdır da. Anneler her tür hatayla, zaafla malul, ölümlü insanlardır.”
Reklam
“Fildişi Kuyu'da, söz'ün erkek, anlam'ın kadın olduğunu anlatmaya çalışmıştım; çocuk, erkek ve kadının, yatay ve dikeyin birleşmesinden ortaya çıkan şeydir; ke­limenin, anlamla birleşmesinden ortaya çıkan anlamdır, yeni anlamlar potansiyelidir, anlamın çoğalması, derinleşmesidir. Çocuğu kurban etmek, özü şekle kurban etmektir. Çocuk yeniden doğma, doğurma ve doğurulma kapasitesidir. Bizse çocuğu önce doğurup sonra kurban ediyoruz; yenilenmeden kalınca varlığımızı hala devam ettirebildiğimizi sanıyoruz. Halbuki çocuğumuzun ve içimizdeki çocuğun gerçekten ya­şamadığı bir varoluş, sahte bir varoluştur. İtaatin olduğu ama saygının olmadığı, uyumun olduğu ama gerçek bir bağ kurma hissinin olmadığı, bağlılığın olduğu ama yaşıyor olma hissinin olmadığı, devamın olduğu ama yenilenmenin olmadığı, her şeyi kısırlaştırmış, köreltmiş, stabilize etmiş, statikleştirmiş, kendi kendisinin bir tekrarı haline getirmiş, dolayısıyla kendi­si kendisini içeriden öldürmüş, boşaltmış, ölü bir varoluştur.”
“Jung, ‘Hakiki olan her şey, değişmelidir ve sadece, değişebilen şey­ler hakiki olarak kalır’ diyor.”
“İnsanın hiçbir şeyin farkında olmaması, çocukluğunun devam ettiği anlamına gelir.”
“Alice Miller Thou Shalt Not Be Aware (Farkına Varmaya­caksın) kitabında, insanların politikacılar tarafından kandırılmaya bu kadar müsait olmasının, Anne ve Baba'nın dışarıda ve yukarıda, büyük, güçlü, her şeye gücü yeten varlıklar ola­rak çocuğa istediğini onun iyiliği için yapabileceğini öğrenen çocuğun, "ayrı" bir birey olarak varlığını sürdüremediğinden şimdi sevgi, onay, bağlılığı, kurtuluşu politik -yahut başka türlü- bir liderde aramasına dayandığını, politikacıların ve eğitimcilerin aslında tek yaptığının kişinin çocukluk travması nedeniyle hazır bulunan psikolojik mekanizmasındaki tuşlara basmak olduğunu, nitekim Hitler de bunu yaptığı için kitlele­rin yoğun desteğini bu kadar kolay toplayabildiğini, Hitler'in ne yapması gerektiğini kendi acımasız babasından bildiği­ni anlatıyor. Çünkü, "Daha çocukken pedagojik açıdan kötü yönde etkilenmiş insanlar, yetişkin birey olduklarında kendi­leriyle neler yapıldığını fark edemezler” ve kitlelerin, ken­di babalarını gördükleri önder konumundaki insanlar, aslında öç alan çocuktur. Kitleler kendi amaçları (öç almak) için bu kişiye ihtiyaç duyar.”
Reklam
“1993 yılında İngiltere'de, Liverpool’da, 10 yaşında iki çocuk, 2 yaşındaki James Bulger'ı alışveriş merkezinden kaçırmışlar ve döverek öldürmüşlerdi. Çocukların James Bulger'ı bazen eğlendirdikleri, bazen de başına taşlarla vurdukları 4 km’lik yürüyüşlerinde onları tam 38 kişi görmüş, ama hiçbiri olağan­dışı bir durum olduğunu akıl edememişti. Çünkü çocuk bazen dayak yiyor, bazen de eğlendiriliyordu. Şahitlcr, James Bulger'ı kahkabalada gülerken gördüklerini söylüyorlardı. Anne-babaların çocuklarına yaptıklarının bundan farklı olduğunu düşünmüyorum. Anne-babalar da çocuklarının ru­hunu, bu iki çocuk gibi yavaşça, aralarda çocuğu mutlu ede­rek ve bu şekilde çocuğun kafasını karıştırarak öldürüyorlar. Çocuklar bir ölüm yürüyüşüne çıkarılmışlarken, biz onları anne-babalarının yanında, kahkahalarla gülerken gördüğü­müzü söylüyoruz. Çocuk, anne-babası bazen onu mutlu ettiği, güldürdüğü, ara ara onlarla iyi vakit geçirdiği için, anne-ba­basının ona acı çektirdiğinin farkına varamadan, yavaş yavaş ölüyor.”
“Çocuğa ‘yasal günah keçisi’ diyen Alice Miller, kitabın ilerleyen bir yerinde şöyle söylüyor: Anne-babanın ne yaparsa yapsın suçlanmaması gerektiği düşüncesi, kimsenin ifade etmediği zararlara neden olmuştur. Realiteyi görmeye çalışalım. Çocuğa hamile kal­ma eylemiyle, anne-baba çocuğun her tür bakımını üst­lenmeye, çocuğu korumaya, ihtiyaçlarına cevap vermeye, onu istismar etmemeye dair bir taahhütte bulunmuş olur. Kredi çekmeleri halinde bankaya borçlanacakları gibi, bu mecburiyetleri yerine getirmekte yetersiz kaldıkları tak­dirde çocuğa aynı, bankaya borçlandıkları gibi borçlanmış olurlar. Çocuğu hamile kalma eylemlerinin sonucunun bu olacağının farkında olsunlar ya da olmasınlar, bu yüküm­lülükleri bakidir. Bir çocuğu dünyaya getirmek ve gereğini yapmamak nasıl mazur görülebilir? Çocuk, bir oyuncak ya da kedi yavrusu değildir; potansiyellerini geliştirmesi için büyük miktarda sevgi, ilgi, bakım isteyen bir ihtiyaçlar yumağı­dır. Buna hazır olmayan insanlar, çocuk yapmamalıdır.”
“Alice Miller Thou Shalt Not Be Aware (Farkına Varmayacaksın) kitabında şöyle diyor: Kıskanç olduğu düşünülen, neden çocuk da anne-baba değil? Anne-babanın kıskançlık hisleri anne-baba oldu diye yok mu oluyor? Neden bir insanın kıskançlığının kendi çocuklarına hiç yönelmediği varsayılıyor? Anne-ba­banın, çocuğunun kendisininkinden daha büyük olan öz­gürlüğünü, içinden geldiği gibi davranabilmesini, kendisinden daha az sorumluluğa sahip olmasını, daha çok boş vakti olmasını, daha az derdi tasası olmasını kıskanması gibi son derece gerçek bir faktör nasıl oldu da psikanalizde hep göz ardı edildi?”
“Bütün kötülükler, iyi niyetle yapılır.”
“Kötü anne babalık, ‘iyi evlat’ ol­maya çalışmaktan çıkar.”
Resim