Maddenin var olmasının sebebi de yok olmasının sebebi de aşktı. Âşık olmak için önce hiç olmak gerekirdi. Varlığa ulaşmak için evvela yok olmalıydı. Varlık bir medreseydi ve tek müderrisi Allah'tı. Herkes bu medresenin talebesiydi. O; sıfatlarını tecelli ettirir. Bizleri imtihan ederdi. Kahır ve lütuf, rahmet ve bela O'ndandı. Herkes kendi imtihanını yaşar; nefsini yere deviren, imtihanı geçerdi. O andan sonra sevgilinin lütfu da hoş, kahrı da hoştu. İşte kainatın ve insanın yaratılmasına sebep olan en büyük döngü buydu; O'ndan yarattıklarına, yarattıklarından O'na: Aşk döngüsü!
Ehl-i aşk olup da ateşini etrafa göstermemek, âh edip de semaya savurmamak, ağırbaşlı olmak; içinde yanardağlankine eş bir ateş varken dışarıya buz gibi serin görünmek
kabiliyet isterdi.
Sevdiğim, canım; yolunda toprakla bir olduğum!
Bayramdır, nazlanarak gezmeye çık; kurban olduğum!
Ey benim aşkı için bülbül gibi ağlayıp feryat ettiğim!
Bayramdır, nazlanarak gezmeye çık; kurban olduğum!