En Eski İz'ler kitaplarını, en eski İz'ler sözleri ve alıntılarını, en eski İz'ler yazarlarını, en eski İz'ler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hafızlık yaptığım kursun danışmasına Yeni Şafak, Milli Gazete, Yeni Akit gelirdi. Ben aslında Milli Gazete'nin müdavimiydim. Diğer gazetelere de ufaktan bir göz atar hocalar odasına bırakırdım. Akif Emre'yi ilk defa vefat ettiği günün ertesi Yeni Şafak'taki manşette gördüm. 60 yaşında yarım kalan bir poğaça, vakarı olan bir
Kırım Tatarları yenilmişti ama asildiler. Puşkin de çara isyan etmiş biri olarak yenik ve sürgün hayatı yaşıyordu ama o hâlâ şairdi. Puşkin’in şiirinde ismi geçtiği için Bahçesaray’m ismini değiştirmemek gibi bir Rus inceli
ği-
"Bu yol 74 harekatından sonra yapıldı" diyor. "Arapların verdiği mali yardımla Lefkoşe-Girne yolu açıldı. Planda Girne’ye kadar böyle çift gidiş-gelişli bir yol olacakmış ama gördüğünüz gibi kısa bir süre sonra tek şeride düşüyor. Gös termelik olarak yolun çift yönü kısmının bittiği yerde fmansal desteği sağlayanlar davet edilerek bir açılış töreni yapıldı. Araplara gerekli gösteri yapıldıktan sonra geri kalan yolun büyük kısmı tek şerit olarak tamamlandı. Gerisini siz düşünün, burada çoğu iş böyle gidiyor..."
İsmail Canbaz gibi birini bulup da Osmanlı, Osmanlı mirasını konuşmamak mümkün değil. Hele hele Balkanlar’da iseniz... Bir Bulgar’ın gözünde Osmanlı’nın ne olduğunu anlatıyor:
Geçen senelerde Türk ve Bulgarların karışık yaşadığı bir köye gittim. Köyün yaşlısı bir Bulgar’la konuşurken söylediği bir cümle dikkatimi çekti. "Buradan bine yakın Türk göç etti. Ama gidenlerden sadece bir kişi Osmanlı’ydı." Bu nun üzerine, hem bin kişinin Türk olduğunu, hem de bun lardan sadece birine Osmanlı demesinin ne anlama geldiğini sordum. Yaşlı Bulgar: "Osmanlı demek; bilgili, görgülü, efendi, adap-erkan bilen insan demektir" deyince ne demek istediğini anladım.
1995, İstanbul: Ünlü tarihçi Maria Todorova ile konu şuyorum: Bulgarlar için düşman Türk’ten çok Yunanlılar dır. Türk bir Bulgar için "komşu 'dur..
16 Kasım 1989, Londra
ABD Ticaret Bakam’nın geniş kenarlı beyaz kovboy şapkasını Leh Wallesa’nm başına giydirirken “Tüm kahra manlar (heros) şapka giyerler” sözünü unutmamak mümkün değil. Wallesa’nın bu kovboy şapkasını giymesinden sonra Polonya’nın önü açılacaktır.
19 Kasım 1999, İstanbul
Yoksa biz daha önce yanlış bir model şapka mı giymiş tik? Yoksa Türkler bir Batılı gazetecinin o günlerde söylediği durumda mı hâlâ: “Türkler şapkayı başlarına geçirdiler ama onun temsil ettiği değerler kafalarının içine girmedi.”
Cami ile Ekber Şah’m sarayı karşı karşıya. Bu iki büyük eserin tam ortasında küçük mütevazı bir yapıya yöneliyo rum. Allame Muhammed İkbal’in anıt mezarı. Ondan ilk o- kuduğum şiirin sözleri aklıma geliyor: Sen daha yol geçidin- desin, mekana bağlılıktan geç...
"Vücudum Keşmir bahçesinde bir güldür,
Gönlüm Hicazlı, yani Müslüman’dır
Şiirim de Şirazlı’dır."
İslam düşüncesinin en büyük düşünürle rinden birini artık çoktan unutmuştuk. Münih Üniversitesi’- nin bahçesine onun adına anıt dikenler kadar bile değiliz. Vücudunu Keşmir bahçelerine gömen Şark’m en gür sesinin çağıltısını derinlerden duyar gibiyim.