Dersim... Dersim... sözleri ve alıntılarını, Dersim... Dersim... kitap alıntılarını, Dersim... Dersim... en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir,biri Ardına geliştirilen ve "Atatürk Devrimleri" olduğu belirtilen kılık-kıyafet gibi reformların amacının "Batılılaşma" ve "Çağdaşlaşma" olduğu söylenir.
Hilafet, saltanat ve Şeyhülislamlık kurumlarının kaldırılması da bu kapsam içerisinde değerlendirilir.
Ancak bu reformların temelinde etnik ve kültürel farklılıkların yok edilmesiyle, "yeni bir ulus" yaratma isteği vardır.
Tarihi, etnik ve kültürel değerleri, hafızası, gelerek ve görenekleri yok edilerek veya yeniden kurgulanarak yaratılan bu ulus devlet anlayışının, Türkiye
coğrafyasına ve "eşyanın doğasına" ne denli uygun olup olmadığını ise dikkate alınmamıştır.
Zira, elde bu anlayışı hayata geçirecek bir "devlet" vardır ve direneni bekleyen kader ezilmektir.
Birbiri ardına geliştirilen ve "Atatürk Devrimleri" olduğu belirtilen kılık-kıyafet gibi reformların amacının "Batılılaşma" ve "Çağdaşlaşma" olduğu söylenir. Hilafet, saltanat ve Şeyhülislamlık kurumlarının kaldırılması da bu kapsam içerisinde değerlendirilir. Ancak bu reformların temelinde etnik ve kültürel farklılıkların yok edilmesiyle, "yeni bir ulus" yaratma isteği vardır.
Ancak "kökünden halledildiği" düşünülen Dersim'in yatılı okullarında, Türkiye üniversitelerinde Kemalizm ile yoğrulmuş tuhaf bir solculuğa gönül veren "katliam artığı" kuşaklar, şimdilerde kimlikleriyle, tarihleriyle, dilleri ve kültürleriyle yeniden tanışıyor, büyüklerinin anlatımıyla yüreklerine yer etmiş Dersim 38'i yeniden anlamaya ve anlamlandırmaya çalışıyor...
Marx'ın, doğu toplumlarını yeterince incelemeye zaman ve olanak bulamadan öğretisini geliştirdiği bilinen bir durumdur.
Örneğin antik Yunan uygarlığından haberdar olduğu kadar Sümerlerden, Hititlerden, Fars uygarlığından ve İslam uygarlığından da haberdar olsaydı, belki de yeterince açıklayamadan kavramsallaştırdığı "Asya Tipi Üretim Tarzı" konusunda geliştirdiği teoriye yeni ufuklar kazan dırabilirdi.
Bunu Karl Marx'ın yapması artık mümkün değil; kuş kusuz Marksizm'i dogmatik bir bağlılıkla sürdürmek gayretinde olanların da...
"Derdimize halk Ağlasın...
Seydali: (1993'te, 77 yaşında hayata veda etti) Insanları kur şuna diziyorlardı, çok az insan kaldı, çok az insan garba sürüldü.
Abdullah Paşa çok zalimdi, çok acımasızdı. (...) (Asker) Kasaturayı defalarca Yusuf'un göğsüne, karnına vurup çıkarıyordu.
Hiç kimse bakamıyordu ama ibret olsun diye insanlara seyrettiriyor lardı. Süngüyü vurdukça Yusuf'tan su sesi gibi kan sesi geliyor du.
Yusuf sesini çıkarmıyordu.
Sadece akrabalarından, Keko'dan su istedi; Keko cesaret edemedi.
Hiçbirimiz cesaret edemedik, kimse Yusuf'a su veremedi.
Ve Yusuf son kez konuştu: "Ah Keko, bunların yaptığı değil; sizin bu haliniz bana daha çok acı veriyor."
Yusuf'tan duyduğumuz son sözler bunlardı.
Yusuf ölmüştü.
Ölü sünü alıp gömmemiz lazımdı, lakin cesaret edemiyorduk.
Ertesi sabah, cesedin iplerini çözdüler. Kaskatı kesilmişti.
Ayakta duru yor gibiydi.
Taşıyıp bir uçurumdan aşağıya attılar.
"Kemere gos kar" (goskarın taşı) dedikleri yerden aşağıya attılar. Yusuf'un can sız vücudu ayakları üstüne düştü, bir süre ayakta durur gibi oldu, sonra yana devrildi. Biz o günün gecesi kendi aramızda cesedi gizlice alıp gömmeye karar verdik.
Dünya yaşantımın sonu geldi. Ulusum için kurban edildiğinden dolayı pişmanlık duymuyorum. Yeterki torunlarımız bizi düşmanlarımız önünde mahcup bırakmasınlar