Yazar, bir kadının kendi ayakları üzerinde durabileceği mesajına o kadar odaklanmış ki ikili arasındaki aşkı hissedemedim yani duyguları bana geçirmeyi başaramadı. Yazıldığı döneme ve şartlara bakıldığı zaman yazarın bir şeyleri kanıtlama isteğini anlıyorum; vermek istediği mesaj da çok açık, zaten her an ve her an bunu vurguluyor. Olay örgüsü de beklentimin altında kaldı. Yazarın dili akıcı, fazla betimleme yapsa da kendini okutuyor. Yani bir aşk hikayesi okuyacağınızı düşünerek başlamayın, dönemine baş kaldıran bir kitap ve benim için önemi bu noktayla sınırlı kaldı. Reşat Nuri, Çalıkuşu’nu bu kitaptan esinlenerek yazmış ama abartı bir benzerlik yok bana kalırsa. Çalıkuşu çok başka bir yerde benim için. Bu kitap ise bana hitap edemedi ne yazık ki, çok sevilen bir klasik olduğu için istisnalar kaideyi bozmaz diyorum yani merak ediyorsanız şans verin.