Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.24
Jane Eyre
Charlotte BrontëLow Rated Jane Eyre Reviews
You can find Low Rated Jane Eyre quotes, low rated Jane Eyre book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.Score
9Out of 10
626 syf.
3/10 puan verdi
Az çok spoiler içerir.
Kitabı final haftasında iki güne sığdırmakla birlikte, bana çok bir şey katmadığını okumak veya okumamak arasında önemli bir fark bulmadığımı yazmak istediğim bir eser.
Misyoner papaz kuzen John mu ya da kör yaşlı burjuva sevgili Edward mı?
Bu kitapta İngilizler hakkında edindiğim bir bilgi ise, onların A dediklerinde b yi b dediklerinde ise A yı kastettikleridir. Sinsi bir millet olmanın hakkını veriyorlar.
Lakin hakkını yememekle birlikte, küçük Helenin ölüm metninde etkilendim.
Hristiyanlığı bu kadar derinden bir bağlılıkla yaşamaya çalışmaları gözlerimi yaşartmadı değil.
Velhâsıl,
Ölüm nerede olursa olsun soğukluğuyla insanı sarsan, kendine getiren bir gerçek.
Neden?
Bu kitap sık sık karşıma çıktı ve önerildi. Ve bu arkadaşlara bu soruyu sormak istiyorum. Neden?
Evet kitabın dili ağır değil ve okunması çok zor bir kitap değil. Ancak ben gerçekten afakanlar basarak okudum ve çok yoruldum. Sürekli bir dindar dil , Tanrı inancı vs. Evet bazı eserler döneminde değerlendirmeli ancak bu kitap tam bir hayalkırıklığı oldu benim için. Kitaptaki karakterlerin neredeyse tamamını sevemedim. Kitabın ortalarına doğru bu kitabı olsa olsa Grace Pool kurtarır diyordum ancak o da malesef olmadı. Güyya Tanrı inancı için sayfalarca halasının kızını evlenmeye zorlamalar , Türk filmi tadında kör olmalar, güyya katıksız sevgi sevdiği adamı herşeyiyle kabul eden bir kadın... Böyle birsürü olay. Jane sevdiği adamdan Efendim diye bahsetdikçe ben boğuldum resmen. Okumak isteyenlere kitabı anlatmamak adına değinmediğim birçok durum mevcut. Bence o kadar güzel eser varken bu kitabı okuma listenizde sonlara ekleyebilirsiniz. Okumak için hiiiç acele etmeyin.
Yazar, bir kadının kendi ayakları üzerinde durabileceği mesajına o kadar odaklanmış ki ikili arasındaki aşkı hissedemedim yani duyguları bana geçirmeyi başaramadı. Yazıldığı döneme ve şartlara bakıldığı zaman yazarın bir şeyleri kanıtlama isteğini anlıyorum; vermek istediği mesaj da çok açık, zaten her an ve her an bunu vurguluyor. Olay örgüsü de beklentimin altında kaldı. Yazarın dili akıcı, fazla betimleme yapsa da kendini okutuyor. Yani bir aşk hikayesi okuyacağınızı düşünerek başlamayın, dönemine baş kaldıran bir kitap ve benim için önemi bu noktayla sınırlı kaldı. Reşat Nuri, Çalıkuşu’nu bu kitaptan esinlenerek yazmış ama abartı bir benzerlik yok bana kalırsa. Çalıkuşu çok başka bir yerde benim için. Bu kitap ise bana hitap edemedi ne yazık ki, çok sevilen bir klasik olduğu için istisnalar kaideyi bozmaz diyorum yani merak ediyorsanız şans verin.
Uzun uzadıya anlatılan bir kitap.
-SPOILERSİZ-
626 sayfa boyunca bir şeyler olsun diye bekledim. Tamam, kitapta ufak tefek olaylar oluyor ama kitabın içine bir türlü giremedim. O yüzden kitabı bitirmekte çok zorlandım. Akıcı bir kitap olduğunu söyleyemeyeceğim maalesef. Onun dışında Jane Eyre karakterinin gelişimi, çok olgun birine evrilmesi okuyucuyu hoşnut etmiştir diye düşünüyorum fakat diğer karakterlerin çok geri planda kaldığını düşünüyorum. Kitapta fazlaca karakter var ama bir süre sonra silinip gidiyorlar. Kitap tür olarak aşırı drama da değildi sürükleyici de değildi. Monoton bir ilerleyişe sahip.
-az birazcık spoiler içerir-
Eski zamanlarda geçmesi ve ana konusunun aşk olması sebebiyle Gurur ve Önyargı kadar sevebileceğimi düşündüğüm bir romandı. Ama maalesef öyle olmadı. Bence bunun sebebi erkek baş kahramana asla ve asla ısınamamam, sevememem. Karaktere ısınamayınca da kitabın içine pek giremedim ve açıkçası biraz sıkıldım. Sonlara doğru çok sevdiğim bir karakterin girmesiyle (St. John Rivers) kitaba birazcık ısınır gibi oldum ama kitapla ilgili düşüncelerimi pek değiştirmedi. Maalesef bende pek iz bırakan bir kitap olmadı her ne kadar okumaya başlamadan tam tersi olacağını düşünsem de :(
Not: St. John Rivers mutlu olmayı çok hakediyordun, başına gelenler için çok üzgünüm :(
kitabı okuyan kimselere ithafen...
Beklentilerimi yüksek tuttuğum kitaplardan birisiydi Jane Eyre. Kitap aşırı akıcıydı. Bu yüzden heyecan ve merak hissiyatım hep diriydi (özellikle de Jane'in hep bir yerden başka yere savrulduğu ve farklı durumlar içerisinde bulunduğu kısımlar). Kitabın karakterlerine gelecek olursak en sevdiğim karakter Helen idi. Çok iyi bir kızdı ve asla hakaret, rencide vs. hak etmiyordu. :/ . Fakat, Jane Eyre karakteri tuhaf bir karakterdi benim için çünkü bir yandan açlığa, yoksulluğa, kötü insanlara ve en önemlisi öz saygısından ödün vermemeye karşı dik bir duruş sergileyip diğer yandan nasıl olur da bu dik duruş Mr. Rochester gibi toxic ve dağ ayısı olan birine karşı sağlanamaz pek anlayamadım. Buna aşık olduğu için yelkenleri suya indirdi düşüncesinde olanlar olabilir ama ben bunun aşk olduğuna inanmıyorum çünkü aşık bir insan sevdiğini kolay kolay incitmez ya da kötü söz söylemez en önemlisi asla ve asla sevdiği insana zorla (özellikle de şiddetle) istediği şeyi yaptırtmaz. En azından benim aşk literatürümde böyle bir şey yok yani bu toxic karaktere kitap boyunca kaç kere dağ ayısı demişimdir hatırlamıyorum bile. Adam bir de evli çıktı tam red flag. Artı olarak kuzeni olan papazın saçma sapan bir şekilde din üzerinden kuzenle evlilik güzellemesi yapmaya çalışması da Allah'ım sen bana sabır ver birdi iki oldu dedirtti. Kitabın sonuna gelecek olursam jane ve Edward'ın birlikte olacağını biliyordum ama Edward'ın durumu (her ne kadar sevmesem de bu karakteri) beni üzdü. (mr. darcy>>> edward).
Jane Eyre bana göre toplumda sınıfsal farklılıkları ve fiziksel özelliklerimizin insan yaşamına etkisini anlatan bir klasik olmuş. Din, devlet, fakirlik, umut, şükretmek gibi bir çok açıdan ufkunuzu açacak bir kitap. Ben verdiği mesajlar için 10 üzerinden 10 verirdim ve hatta kitabın yarısına kadar kesinlikle en sevdiğim kitap olacaktı. Fakat; yarısından sonra görüş ayrışıklarımız ve hikayenin gittiği gidişat beni çok itti. Olaylar inanılmaz gereksiz yerlere taşındı. Özellikle o son olay neydi ya öyle? Ne gerek vardı ona? Ağlayanlar falan olmuş gözümden tek bir yaş gelmedi. Karakter psikolojisini çok iyi betimlemiş yazar. Dili hafif ama muazam. Bir çok açıdan sizi tatmin edecek bir kitap. Kesinlikle öneriyorum ama en sevdiğim klasikler arasında ilk 3'e giremedi.
Kitabı büyük bir heyecanla okumaya başladım gercekten çocukluktan itibaren anlatılan karakter güçlü, cesur, zeki, etkileyici bir izlenim verdi ve ileride inanılmaz güçlü bir kadın profili gelecek dedirtti. Karakter ilerleyen aşamalarda gerçekten bu şekilde ilerledi her yönüyle farklı bir karakterdi. Kendi zekasina aşırı güvenen ve çok iyi karakter analizi sayesinde zeki insanlari da aninda fark eden ve onlara büyük bir saygısı olan kadın karakterdi. Ama sürekli böyle bir karakter çok inanılmaz şeyler basaracak kesinlikle bir haereketin öncülüğü yapacak dediğim o heyecanla sürekli beklediğim karakter hayal kırıklığı yaratti. Kolay kolay kimsenin zekasını beğenmeyen, kendini geliştirip donanımlı bir birikime sahip, yaşadığı acı olaylar ve daha sonraki bulunduğu ortamlarda hep bir tatminsizlik yaşayan ruhum daha büyük şeyler istiyor diyen yazar tarafından hep çok farklı izlenim verilen karakter maalesef giderek kendi potansiyelinin altında bir gelişim gösteren bir karaktere dönüştü. Ayrica tam çok önemli farklı diyebilecegimiz bir adım atmisken bunda çok kararliyken birdenbire çok farklı bir yola girdi ve bunu hiç garipsemedi ve normal sıradan hayatına devam etti. Yani kısaca en başta birçok kadına öncülük edecek, güzel bir hareketi temsil edecek diye beklediğim karakter aşkla birlikte hayal kırıklığiyla sonuçlandı( bu kitabın niye bu kadar sevildiğini hiç anlamadım). Tek sevdiğim şey kitapta geçen bazı sözlerdi.
Hayatı sert rüzgarlar, yumuşak esintiler, kapalı günler, açık günler, gündoğuşları, günbatışları, ay, aydınlık geceler, karanlık gecelerle geçen Jane Eyre’nin pişmanlıkları, acıları, mutluluğu, sevinci.. Ve fazlaca fedakar yaşamı..
Fazla yapılan fedakarlık bence eksiltiyor insanı ve sonunda dönüp baktığında kendine, geriye kalan sen önceki sen olmaktan çıkmış oluyor ve tanıyamıyorsun kendinden artakalanı..