Jane Eyre, ürpertici, fantastik ve doğaüstü öyküyü anlatan Gotik Roman geleneğine ait olan bir eserdir. Horace Walpole, M. G. Lewis ve Ann Radclif bu edebi türün kullanıcıları arasında yer alıyordu. Jane Eyre, Gotik Roman geleneğinde olduğu gibi bir belirsizlik içermektedir, ancak talihsiz ama galip Jane'in anlatıcılığıyla okuyucuyu cesaretlendirecek bu belirsizlikten uzaklaşmaya başlar. Jane Eyre'de sembollerin sık olarak kullanımı, içeriğine bir de şiirsel güç katar. Örneğin, Bertha'nın duvağındaki gözyaşı, Rochhester'in hem gerçek karısına hem de nişanlısı Jane'e ihanetini sembolize eder. Bir süre sonra roman, kaba tavırlı olan ve güçlü iradeli bir kadını tanımlamak için eleştirilmiş, ancak 19. yy. İngiltere'sinde kadın hayatının açığa vurulması, bu dönemde büyük ilgiyle konularda işlenmiştir