"Mevsimi gelince hiçbir müdaheleye gerek kalmadan kuruyup gidecek o köksüz öfke filizinin yanında, bir de suçluluk hissinin kök salmasına engel olamadım. Her şey ben farkında olmadan olup bitiyordu içimde.
Yapacak bir şey yoktu."
Sokaktan çıkıp caddeye dönene kadar arkamdan bakıyorum annemlere. Ezici bir üzüntü ve yalnızlık duygusu hatırlıyorum sadece. Çoğu çok geç tanır ayrılığın acısını. Bense daha sekiz yaşında tanışıyorum bu yakıcı hisle.
Eğer kelimeler köşeli değilse, yüreğe yavaşça konuyorsa, bu, o sözlerin sevgiden kaynaklandığını gösterir. Nefretle söylenen sözler ise bir ok gibi fırlar ağızdan, sivri uçlarıyla hedeflerine saplanır.
Hepimizi Allah Baba yaratmadı mı? Hepimiz Adem ve Havva'nın çocukları değil miyiz? Yahudiler ve Araplar, Ismail ve Ishak'ın soyundan gelmiyor mu? Yani kardeş çocukları değil mi bu iki halk? Nasıl olur da biri diğerini bu kadar düşman görür? Türkler ve Ermeniler de yüzlerce yıl aynı topraklarda yan yana yaşamadılar mı? Bazı insanların yaptığı kötülükler ile birbirimizi nasıl böyle düşman görebiliriz? Böyle davranırsak barış nasıl gelir ki?