Jön Türkler ve İttihat ve Terakki

Sina Akşin

Oldest Jön Türkler ve İttihat ve Terakki Posts

You can find Oldest Jön Türkler ve İttihat ve Terakki books, oldest Jön Türkler ve İttihat ve Terakki quotes and quotes, oldest Jön Türkler ve İttihat ve Terakki authors, oldest Jön Türkler ve İttihat ve Terakki reviews and reviews on 1000Kitap.
II. MEŞRUTİYET DEVRİM MİDİR?
II. Meşrutiyet devrim midir? Bence devrimdir. Toplum bilimsel bakımdan ne tür bir devrim olduğu sorulursa, burjuva devrimidir diyebiliriz. Burjuva devrimi demek feodal düzeni yıkıp onun yerine kapitalist düzeni getirmek isteyen devrim demektir. Burjuva devrimleri feodal düzenin kısıtlayıcı, eşitsiz ortamına son vermek, yerine özgürlük ve eşitliği, yani demokrasiyi getirmeyi de amaçladığı için burjuva demokratik devrim olarak da adlandırılır.
Sayfa 16 - İmgeKitabı okudu
II. MEŞRUTİYET DEVRİM MİDİR?
Meşrutiyet Devrimi - Atatürk Devrimi: 1908 bir devrim idiyse, Atatürk Devrimi de devrim midir? Buna kuşku yok. Bence önümüzde iki ayrı devrim mevcut. Aralarında önemli bir benzerlik var, ikisi de burjuva devrimidir. Bunu başka biçimde söylemek gerekirse, iki devrim de demokratik-ulusçu (milliyetçi) hareketlerdir. Amaçları, Türkiye halkını orta çağdan çıkarıp Avrupa tarzı burjuva bir topluma dönüştürmektedir. (Diyebiliriz ki İttihat ve Terakki için de Türklük çok önemli olmakla birlikte, imparatorluk mantığı gereği, Türk olmayan Osmanlı-Müslüman halkını dönüştürmek de söz konusuydu.) Ayrıca Atatürk Devriminin kadrolarında başta Atatürk olmak üzere, pek çok eski İttihatçı vardı. Demek ki arada önemli süreklilikler söz konusudur. O zaman akla şu mantık geliyor. Madem bu denli benzerlik var, ikisini aynı devrimin iki aşaması olarak düşünemez miyiz? Ben bundan yana değilim. Çünkü süreklilikten çok, ağır basan kökten bir kopuştur. Her şeyden önce Atatürk Devriminin onu başka kılan iki önemli özelliği var. Meşrutiyet Devrimi, adı üstünde, saltanatı kabul ederken, Atatürk Devrimi cumhuriyetçidir. Yine birincisi Padişahın halifeliği dolayısıyla bir din devleti olmayı benimserken, Atatürk Devrimi laikliği seçmiştir.
Sayfa 20 - İmgeKitabı okudu
Reklam
II. MEŞRUTİYET DEVRİM MİDİR?
Ankara’daki demokratik-uluşçu hareket, önceleri Meşrutiyet Devriminin bir devamı olarak ortaya çıktıysa da, birbiriyle çok ilintili iki nedenle kökten bir ayrılma oldu. Birinci neden Saltanatın (Vahdettin’in) emperyalizmin saldırısı karşısında onun ordularını Kuva-yı Milliyeye karşı etkin olarak desteklemiş olmasıdır. Yunanistan Batı Anadolu’yu istila ederken Saray, Kuva-yı Milliyeye karşı önce dolaylı, sonra da resmen iç savaş ilan etmiştir. Böylece Vahdettin vatana ihanetin mükemmel bir örneğini vermiş oldu. Atatürk belki öteden beri cumhuriyetçiydi ama kuşku yok ki Vahdettin’in hainliği cumhuriyeti kolayca gerçekleştirmek için esaslı bir gerekçe olmuştur.
Sayfa 21 - İmgeKitabı okudu
II. MEŞRUTİYET DEVRİM MİDİR?
Ünlü sözdür, “Renkler ve zevkler tartışılmaz.” insan Abdülhamit’i, Vahdettin’i sevebilir. Çocuğuna bu adları koyabilir. Ama bence kuşku yok ki İttihat ve Terakki çağcılları, Abdülhamit ve Vahdettin, olumlu yönleri ve İttihat ve Terakki’nin yanlışları ne olursa olsun, geçmişi ve köhneliği temsil ediyorlar. Teşbihte hata olmaz, biri otomobil, öbürü at arabası gibidir. At arabasını sevebilirsiniz, ama uzakça bir yere gidecekseniz otomobile binmeniz kaçınılmazdır. İttihat ve Terakki’den hoşlanmayabilirsiniz ama feodaliteden (şeyhlik-ağalık düzeninden, orta çağdan) kısa yoldan çıkmanın, kestirmeden ilerlemenin tek yolu burjuva devrimidir (demokrasi ve aydınlanma). Abdülhamit’in icraatını övenler, bir an için Abdülhamit I.Meşrutiyeti ve Mithat Paşa'nın sadrıazamlığını kabul etseydi Osmanlı Devleti'nin nerelere gelebileceğini (hayal de olsa ve bilimsel tarihçilik bakımından caiz olmasa da) düşünmelidirler.
Sayfa 22 - İmgeKitabı okudu
Önsöz
İttihat ve Terakki'nin ilginç bir yönü, örgüt içi demokrasi uygulamasıydı. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin ülkenin çoğu yerlerini kapsayan geniş bir örgütü vardı. Her yıl örgütün Umumi Kongresi yapılıyor, burada Kongre'den sonraki yetkili organ olan Merkezi Umumi seçiliyordu. Uzun süre İttihat ve Terakki'de başkanlık mevki yoktu. Katibi Umumi vardı ama o da "Lider" konumunda değildi. Şevket Süreyya Aydemir'in deyişiyle "Tek Adam" yoktu İttihat ve Terakki de. Ortaklaşa önderlik söz konusuydu. Talat ve Enver partinin sivrilen adlarıydı, ama Umumi Kongrelerin, Merkezi Umumi'nin önemi hiç azalmadı denebilir. Oysa günümüzde ki büyük partilerde genellikle önder her şeydir. (...) Kısaca, İttihat ve Terakki'de parti içi demokrasi bugünkü partilerimiz den çok daha ileri derecedeydi. İttihat ve Terakki bu özelliğini neye borçluydu? Sanırım bu, seçkin, okumuş üyelerden oluşmasının bir sonucuydu. Oysa bugünkü partilerimiz genellikle rastgele, "sokaktan" üye toplayan örgütlerdir. Demek ki, parti içi demokrasi üye niteliği ile yakından ilgilidir. Rastgele "naylon" üyeleri olan partiler de bu ülkelerin katılımı, katkısı olmakta, dolayısıyla parti içi demokrasi oluşmamaktadır. Sözü edilen üyeler "delege ağlarının" piyonları olma işlevini yerine getirmektedirler.
Sayfa 29 - İmgeKitabı okudu
1889'dan 1895'e Kadar Hürriyetçiler
Bu arada şunu da kaydetmek gerekir ki, Ahmet Rıza ile İstanbul'daki İttihad-ı Osmanî mensupları arasındaki haberleşmeler sonucunda, 1889 ilâ 1895 arasındaki bir tarihte (1895'de olması daha muhtemeldir) örgütün adı değişti ve «Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti» oldu aşağıda görüleceği üzere, Ahmet Rıza Paris'e geldiğinde Fransız pozitivistlerinin başı olan Pierre Lafitte'in derslerine devam etmiş ve bu akıma sıkıca bağlanmıştı. Bilindiği gibi, Auguste Comte pozitivizminin düsturu «İntizam ve Terakki» (Ordre et Progres) idi. İhtimal Ahmet Rıza'nın telkinleri sonucunda, bu düsturu kısmen olsun benimsediler. «Terakki»yi alıp «İttihat»la birleştirdiler. «İntizamın ihmali, herhalde derneğin devrimci olduğu ya da olması gerektiği düşüncesinden, «İttihat»in tercihi ise, Osmanlıcılığı belirterek, örgütün adını Müslüman olmayanlara çekici kılmak çabasından ileri gelmiş olmalıdır. Bilindiği gibi Osmanlıcılık, ya da Namık Kemal'in «Osmanlı» milliyetçiliği, «İttihad-ı Anasır» (unsurların ittihadı) ilkesiyle de anlatılıyordu.
Sayfa 51 - İmgeKitabı okudu
Reklam
98 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.