Jurnal benim için çok uzun soluklu bir okuma oldu. Uzun olmasının sebebinin kitabın zor olmasından kaynaklandığını belirtmek isterim. Cemil Meriç harika şeyler yazmış, her türlü konudan yazmış. (Hepsini anlayamasam da) Yeri geliyor Türkiye’de o dönemde aydına verilen(!) değerden yakınıyor, yeri geliyor ömrünün ıstıraplı yıllarına sitem ediyor, bir bakmışsınız Osmanlı’yı yerden yere vurmuş bir bakmışsınız yüceltmiş. Hangi yazarları şairleri eleştirip yerden yere vurduğunu duysanız şok olursunuz :)) bazılarını da çokça övüyor tabi ki.. Bir sonraki cümlede neyi nasıl savunacak kestiremiyorsunuz asla. Tüm bunların yanında bir de çokça kullanılan İngilizce, Fransızca, eski Türkçe kelimeler de var. Bunların bazılarının anlamlarına bakarak okumaya çalıştım. Hepsinin anlamına bakarak okumaya çalışsaydım kitap yaklaşık 2 hafta daha elimdeydi sanırım :) kendi hayatıyla ilgili kaleme aldığı kısımlar, okurken en çok kalbimi kıran yerler oldu maalesef… ilgisiz anne baba, yatılı okul, okuma isteğiyle yanıp tutuşurken yakılan Kitaplar, hapishane, açlık, sefalet, gözlerini kaybetmesi… bunların hepsinden bir arkadaşıma bahsettim o da şöyle bir cümle kurdu: “Bunca şey olmasaydı bu adam Cemil Meriç olabilir miydi sence?” Haklı. Son olarak söylemek istediğim; ben bu kitabı çok sevdim, ben Cemil Meriçi çok sevdim.. Jurnal’i okuyun. En azından Cemil Meriç’in fikir dünyasının nasıl şekillediğini anlamak adına. Jurnal2’yi okur muyum bilmiyorum ama bundan sonra okuyacağım kitabın Bu Ülke olacağını biliyorum.. :)