«Bundan sonra ta o geceye kadar başka hiçbir şey anımsamıyorum _denize bakan ayışığıyla ıslanmış balkondaki o olağanüstü yaz gecesine kadar. Beni susturmak için ağzıma kapanan ılık bir el ve şöyle konuşan bir ses: ‘Çabuk. Engorge moi _arzudan arzusuzluğa _bu işi bitirelim.’ Anladığıma göre beni kendi hayalinde tüketmişti bile. Bunları öylesine bir bıkkınlık ve alçakgönüllülükle söylüyordu ki, onu sevmemek kimin elindeydi?»
Engorge_ beslemek, doldurmak, tıkamak