Yazar kendi toplumunun aynasıdır. Yaşananları kendi süzgesinden geçirip okuyucuya sunar ; acıları , sevinçleri , iç parçalayıcı gerçekleri , siyasi , dini vb. daha bir çok düşünceyi ve fikri...
Nasıl 2. Dünya savaşı ve Yahudi soykırımı üzerinden yüzlerle yazar ekmek yediyse , Afganistan ile ilgili de bir çok kitap yazıldı. İşte Kabuğunu Kıran İnci ‘de onlardan biri.
Yüzyılların aynı kaderde bir araya getirdiği iki kadının , özgür olabilmek için kendi kadınlıklarından vazgeçmek zorunda kalışlarını , erkeklerin zulmünü geri kalmışlığın zorluğunu , ülkenin politik durumunu anlatan yazarımız kısaca kendi ülkesinin portresini çizmiş biz okuyucular için.
Çocuk olacak yaştaki kızların kadın olmak zorunda kalması , daha büyümeden kendi bebeklerinin annesi olan on üç on dört yaşındaki çocuk anneler yazar tarafından duygusal bir dil ile kitaba konu olmuşlar ancak acı olan ise tüm bu yaşananların gerçek olması.
Anlatımının akıcılığı , konusunun gerçekçi olması ile okunması güzel bir kitap oldu benim için.
Bir dip not ise , acı ve zorluklar , dram türü kitaplar daima daha çok okunuyor.
Hüznü seviyoruz galiba..