Gelecekteki tıp fakültesi öğrencilerinin gözünde bir gizem olmak istiyordum: Bu kadın kimdi? Ne iş yapıyordu? Buraya nasıl gelmişti?
Elbette bu gizemi kadavramı rutin bir şekilde bağışlayarak da kolaylıkla yaratabilirim.
Sonuçta saygınlık denilen şey tamamen bir ambalajdı. Yoksa ölüp gitmenin saygın bir yolu yoktu. Çürümenin, yakılmanın, teşrihin, doku emiliminin ya da gübre haline gelmenin bir farkı yoktu. Sonuçta hepsi bir ölçüde "nahoş"tu.
Hayatta böyle şeyler de var: gaz, dışkı, irin, sümük, iltihap. Biyolojik canlılarız çünkü. Başından sonuna kadar, doğumdan ölüme kadar bu bize sürekli hatırlatılır. Arada geçen zamanda unutmak için elimizden geleni yaparız.
Bence ölüm bir gemiyle tatile çıkmaktan çok da farklı bir şey değil. Zamanınızın çoğunu sırt üstü yatarak geçirirsiniz. Beyniniz kontak kapatır, cildiniz yumuşamaya başlar. Pek yeni bir şeyler olmaz, sizden de pek bir şey beklenmez.