"De ki, eğer ben yoldan saparsam kendi aleyhime sapmış olurum. Ama hidayeti bulursam bu, Rabbim'in bana vahyettikleri sebebiyledir."
Seb'e Suresi 50. Ayet-i Kerîme
Kader her şeyden önce bir iman ve vicdan işidir, mümin olmayan için elbette bir anlam taşımaz ve bilimle de ispat edilemez. O halde kader Kur'an-ı Kerîm'e inanmakla başlar.
İslamda esas olan sorumluluktur. İnsan yaptıklarını kendi özgür iradesiyle seçip yapamıyorsa onu sorumlu tutmak abes olur. Böyle bir şey Allah'a yakışmaz. İnsanı hem zorla suya sokup, hem de niçin ıslandın diye cezalandırmak akıllının işi değildir.
Hidâyet de, dalâlet de insanın kendi iradesiyle alâkalıdır. Allah her şeyi bir sebebe bağlamıştır. İyiliği seçen için hidâyeti, kötülüğü seçen için dalâleti yaratır. Rastgele bazı kullarına hidâyet, bazı kullarına ise dalâlet vermez.
Kesin olan, insanın seçme özgürlüğünün bulunması, ama sonuçta her şeyi Allah'ın yaratmasıdır. Onun için "kaderde varsa başımıza gelir, yapacak bir şey yok" demek kaderi anlamamaktır.